27 Şubat 2009 Cuma

Portre Kültür Sanat Gazetesi Yazıları -7

Ayrılıkta ‘akla zarar’ şarkılar


Bu sayıda 90’lardan ve 90’ların hakikaten de birbirine benzemez şarkılarından bahsedecektik. Ama Last Fm teknolojisinden yararlanıp da müzik dinlemeye başladığımızda çalan şarkıların her biri ayrılık üzerineydi. En az 10 tane böyle şarkı çaldı. Hazır sevgililer günü de bu yakınlarda geçmişken, kimilerimiz için talihsiz bir gün olarak anılacakken, üzülmeyelim de eğlenelim dedik. Ayrılık şarkılarından dem vurmak istedik.

İlk olarak ise karşısındakine hiç bir şey hissettirmeyen ve bütün ayrılıkların sorumluluğunu üzerinde taşıyan bir şarkıdan bahsedelim. Tamamen kendisiyle hesaplaşan ve ayrılıkların sonunda ne olduğunu son derece iyi bilenlerin şarkısı: Eh tabii ki Sezen Aksu olgunluğuyla, ancak Aysel Gürel’in kaleminden ‘Ne kavgam bitti ne sevdam’… Yıl 1991, yapımcı Coşkun plak. Kendi halinin farkına varanların şarkısının sözlerinde ‘her ayrılık bir vurgun değmeyin yaşlarıma benden selam söyleyin bütün aşklarıma’ diyor. Hadi barışalım hepsiyle de bir de selamlayalım. Aksu’nun ayrılık şarkıları saymakla bitmez. Ve tabii ki ‘gidiyorum’ şarkısı en ağır ayrılık şarkılarından biridir.

Aksu’nun ardından Ajda Pekkan gelir o da sözlerle vurur ‘Yeniden Başlasın’da. Melodi de hüzün yok umut vardır. ‘Kapıda eşyalar gözlerimde yaşlar, inanmam sevgilim böyle bitmez aşklar’ diyen Ajda Pekkan ayrılığın katlanılmaz tarafını irdeliyor. Ama umudu da var. Sözler Fikret Şenes’e ait, 45’lik olarak basılan albümün tarihi ise 1978’dir. Arka yüzünde ‘Ya Sonra’ isimli içinde bolca ‘hoşçakal’ diyen yine bir ayrılık şarkısı var. Bahsettiğimiz her iki şarkı da yeniden yorumlandı. ‘Ya Sonra’yı Levent Yüksel, ‘Yeniden Başlasın’ı ise Yeşim Salkım söylemişti. Demek ki her dönem dinlenebiliyor ve her dönem ayrılıklar böyle oluyor…
2000’lerde ‘Kalbini geri verdim bir daha işim olmaz, merak etme sevgilim amazonlar asla ağlamaz…’diyen yine Ajda Pekkan’dı. Üstelik Sezen Aksu’nun prodüktörlüğünde.

Hazır yeniden yapımlardan da bahsetmişken, Zeki Müren’in unutulmaz Şarkısı ‘Unut Sevme Beni’nin yeniden yorumunu yapan Candan Erçetin’i de atlamayalım. Üstelik şarkıyı yeniden yorumlayan sadece Candan Erçetin de değilmiş. Ekşi Sözlük’ten takip ettiğimiz iz bizi Last Fm’e geri döndürdü. The Frank Popp Ensemble isimli bir Alman grup 2003 yılında şarkıyı ‘Hip Teens Don't Wear Blue Jeans’ adıyla yapmış. Meraklılarımız LastFm’den bulabilirler.

Düzeyli ayrılıklar için önereceğimiz şarkı Leman Sam’dan ‘Gül Güzeli’ olacaktır. Sözlerde ‘elini son defa yanağıma koy istemiyorsan giderim’ diyor. Okurken, biraz duygu sömürüsü var gibi görünüyorsa da Sam’ın yorumunda anında yok oluyor. Demeye çalıştığı şey ortaya çıkıyor.

Ayrıldığı sevgilisini aramak için kıvrananlara hatta arayanlara içlerini rahatlatacak bir şarkı Burcu Güneş’in 2006 Seyhan Müzik etiketli albümü ‘Ben Ateş Ben Su’ albümünden Seven’i öneriyoruz. Kesinlikle geri dönmemesi gerekenlere ise durumu bir kez daha hatırlatma mahiyetinde söz ve müziği Sezen Aksu’ya ait Zeynep Casalini’nin ‘Duvar’ şarkısını kliple birlikte dinlemelerini öğütlüyoruz (demedi demeyin işe yarayabilir.

Kuyruğu dik tutmak isteyenlerin işi biraz zor ama onlar için şarkı çok. Hele ki bu dönemde, kadın müzisyenlerimiz terk etme vurup kapıyı gitme konusunu bayağı aşmışlar. Demet Akalın Bebek’te tur atarak unuttuğunu söylüyor, Hande Yener ise ‘Kırmızı’da ayrılığı kutluyor.

Sadece kadınlar kutlamaz elbette ayrılığı. Kenan Doğulu’nun 2006 yılında çıkardığı Festival albümündeki ‘Unutarak Kurtuluyorum’ şarkısı adıyla kendini ele veriyor zaten. Aynı konseptte, Sertap Erener, ‘sen sandığım belki benim yüreğimdi’ diyor ’Yolun Başında’ isimli şarkısında. Üstelik klipte de gelinliğini kesmeyi ihmal de etmiyor.

Ama ne varsa eski şarkılarda var diyoruz biz… Ayrılan, o ya da bu biçimde aşk acısı çeken herkes için Beyaz Kelebeklerin neşeli şarkısı, Adile Naşit’in Hababam Sınıfı’ndaki yorumuyla gelsin ‘Sen Gidince’. Sözlerinde de denildiği gibi ‘şu dünyanın düzenine bak, giden sevgilinin yenisi geldi hop trili lay lay…’

Özge Ç. Denizci
ozgedenizci@gmail.com

9 Şubat 2009 Pazartesi

Portre Kültür Sanat Gazetesi Yazıları -6

Sırada ‘Aşk’ın Halleri’ ve karşınızda Zuhal Olcay…

Sevenler onu çok seviyorlar. Sevmeyenler ise cidden hiç sevmiyor hatta nefret ediyorlar. Dizileri, şarkıları ve tiyatro oyunlarıyla her zaman başarılı biri oldu. Aldığı ödüller, 1983 yılından beri oynadığı filmler onun dünya çapında bir oyuncu olduğunun da ispatı gibiydi… Ama nasıl ki bir şarkısında da dediği gibi ‘Ankara’da âşık olmak zor’, Türkiye’de de kadın olmak hele ki böyle marifetli bir kadın olmak da o kadar zor. Gündeme gelme sebebi hep “haksız” bir biçimde evlilikleri ve ardından gelen boşanma hikâyeleri oldu.

Türkiye’de pek de yapılmayan ‘konsept albüm’ konusunda 1990 yılında çıkardığı ‘Küçük Bir Öykü Bu’ adlı albümüyle bir başarıya imza attı. Dönemi için tarzı da oldukça yenilikçi olan albümü sırasıyla; 1993’de ‘İki Çift Laf’, 1996’da ‘Oyuncu’, 1998’de ‘İhanet’ izledi. Ardından 2001 yılında ilk, 2005 yılında ikincisini çıkardığı ‘Başucu Şarkıları’ cidden birçoğunun başucu şarkılarını içeren albümler oldu. Bu albümlere bir yenisi de geçen hafta geldi. Erkan Oğur’lu, Cem Aksel’li, Ercan Irmak’lı, Cem Tuncer’li albümün adı, ‘Aşk’ın Halleri’… Düzenlemeler, Gürol Ağırbaş’a ait ve müzik direktörü ise Bülent Ortaçgil.

‘Aşk’ın Halleri’ndeki şarkıların bazıları, Olcay’ın daha önceki çalışmalarına neredeyse hiç benzemiyor. Zuhal Olcay’ın tarzına alışık olanlar bu albümde biraz şaşırabilirler. Çünkü Bülent Ortaçgil’in şakıları çoğunlukta. Hal böyle olunca da onun etkisi oldukça fazla kulaklarımıza çarpıyor. Enstrüman seçimleri de yenilikçi bir yaklaşımı ortaya koyuyor. Albümdeki kanun, ud ve ney tınıları, ılık bir İstanbul akşamı gibi yüzünü okşuyor insanın. ‘Gitme Vakti ‘ isimli şarkı ise bozkır esintisi veriyor, trende bir gündüz gibi. Şarkının içinde geçen ‘lodos ve poyraz esintisi’ ise İstanbul’dan kopamayış hissinde… Pek romantik (coşumsal) bir biçimde ele aldık albümü. Ancak albümün hissettirdiği kesinlikle bu… Teatral hisler, temalar Olcay’ın dilinden ve elbette içinden dökülüyor.

Kartonetinden de anlayacağımız gibi, ‘Aşk’ın Halleri’ İstanbul şarkıları olmuş. İstanbul’da aşk şarkıları… İstanbul’da ayrılık, İstanbul’da aşk acısı… Her dönemin aşk şarkıları ama… Tango da var, cumbalı evlerin yapıldığı zamanın tınıları da. Hatta şarkı sözlerinde eski şarkılara öykünme de. Ama hep bir ozanlık hali şarkıların sözlerinde… Ayrı bir tat veriyor şarkılara bu hal.

Tartışmasız Olcay Türkiye’nin başarılı isimlerinden... Her dönemi üretken, her dönemi 12’den. Yine vurmuş son albümüyle de. Zuhal Olcay’ı seviyorsanız albümü edinmelisiniz. Değişik enstrümanları bir arada dinlemeyi seviyorsanız albümü edinmelisiniz. Aşıksanız albümü edinmelisiniz. Aşık değilseniz belki de albüm size aşk getirir dolayısıyla yine albümü edinmelisiniz. Olcay’ın yumuşacık sesinin sınırlarını dinlemelisiniz. Bahar da birkaç ay kalmışken, albüm içinizi şimdiden ısıtacaktır. Naifliği ise, savaş ve karmaşıklık içinde tekrar hissetmemiz gereken içimizdeki güzellikleri fark etmemizi sağlayacaktır. Albümü dinlemek, siyah beyaz kartpostallarına bakmak gibi bir şehrin, çabucak geçecektir. Seçtiğiniz şarkıları dilek tutmak gibi yeniden dinlemek isteyeceksiniz. Bu da Olcay’ın, Ortaçgil’in ve Ağırbaş’ın müzikteki başarısı gibi sır kalacaktır.

Savruk Yazılar 003 (13 Temmuz Datça- Mesudiye Yangını)

Kask, power bank, su, kumanya, sağlık çantası, kafa feneri…   Yanmaz eldiven, yanmaz gözlük, yanmaz pantolon, yanmaz ayakkabı… Hop orada dur...