25 Mart 2010 Perşembe

Sevişmeden uyumayan “ahlaksız!!!” şarkılar

"Yatakodası sesi"yle, erotik şarkılar değil bunlar, bayağı ahlaksız şarkılar!

Böyle bir başlık attıktan sonra, ‘ahlak’ın tanımını yapmak gerekir. Ama bu tanım bütün köşeyi doldurup taşıracağından böyle bir işe girişmiyorum. Konuyla ilgili yazılar için birkaç filozof ve sosyolog önerebilirim. Bunlarında başında Spinoza gelir… Schopenhauer’un “Hukuk, Ahlak ve Siyaset Üzerine” ve “Postmodern Ahlak Denemeleri” alt başlığıyla Zymunt Bauman’ın kitaplarına bakabiliriz.

“Ama bizim işimiz müzik” diyor ve derhal konuya giriyorum. Ahlaksız şarkılar diyince aklımıza hep belden aşağı vuran, arzu ve tutkuyla ilişkilenen şarkılar geliyor. Ben buna böylesine bir tanım yapamıyorum. Yani aşk şarkılarının en naif, en acı dolu olanı bile bence belden aşağı ve görece ahlaksız. Çünkü niyeti belli… Kavuşulamamış sevgili, kavuşulmuş ama bir daha istenilen sevgili. Sevgililik, hatta evlilik kurumu bile kurumsallaştığı andan itibaren ne yaşandığı bilinen hukuki ilişkiler.

En ahlaksız olarak nitelendirdiğim şarkı nedense İzel’in “Bir sen bir ben bir de bebek” sözleriyle bildiğimiz bebek şarkısı. Şarkıda “Sustum içime atar gibi sensiz seninle yatar gibi olmaz olanı yaşar gibi aşkı hayallere sığdıramam…” diyor.

Yıldız Tilbe şarkıları, ahlak konusunda sınırsız. “Delikanlım” da “geceler boyu sevişmelerimiz bitmesin” diyor, “yorgan misali ört üstümü” demeyi de ihmal etmiyor. “Ama Evlisin” şarkısında, evli birine duyduğu aşkı anlatıyor üstelik karşılık da beklemiyor değil. Soruyorum size ahlak? Ama en fiyakalısı “Dili Ballım” olsa gerek. Şarkıda “ocağı yakacağım, suyu ısıtacağım, tan yeri ağrırken seni kapatacağım” diyor.

Hepsinden öte gerçek bir aşk şarkısı var. Karşılıklı bir aşk hikâyesi. Öyle çok kavuşmak istiyorlar ki birbirlerine aşk yapmak için bütün zemin hazırlanmış. Hatta öyle büyük bir aşk var ki… Şarkının adı “Akşama Geleceğim”… Şarkıyı Beynelmilel filminden de hatırlıyoruz.













Rock’ta ve rap’te biraz daha mı sertleşiyor acaba ahlaksızlığımız? Teoman’ın “Duş” isimli şarkısı beni irite ediyor. Ama bir yandan da ‘gerçek’ diyorum. Sözlerini buraya yazamayacağım… Şebnem Ferah da lafını sakınmayan, son derece dürüst bir biçimde kendini ifade eden şarkıcılarımızdan… Ya Rashit’e ne demeli. Ben diyecek bir söz bulamıyorum hatta şarkının adını dahi yazamıyorum yani kendimi evet kesinlikle sansürlüyorum… Sultana’yı da “Kuşu Kalkmaz” şarkısıyla tanımıştık. Başka söze ne hacet?

Bir de meşhur asker şarkımız var. “O şimdi asker canını neler ister” demiş ünlü düşünürler bu şarkı da, Tuğba Ekinci’nin dilinden bize ulaşmış.

Melisa Boyner “Sana Vermezsem” şarkısında aslında kalbini alıp vermekten bahsediyor ama söylerken vurguyu yaptığı noktalar o kadar fena ki… Melisa hanımın başka bir şarkısı daha var onda da, “aşkım hadi şarap içelim çok fazla fantezi kurduk icraata geçelim” diyor şarkının adı da “Sevişerek Ölelim”…

Bu alanda diskografimiz oldukça geniş. Hele ki halk türküleri meselemiz var ki ona hiç girmiyorum. Çünkü çıkılmaz bir hal alabilir. Zira pop ve rock’ta da işimiz çok zor.

Demet Sağıroğlu, “Teslim Ol”da “Bazı şeyler anlatılmaz sus konuşma laf aramızda
ay doğmuştu, kimse yoktu öpüştük şehrin ortasında, ah ondan sonra neler oldu söyleyemem ben, ah daha sonra neler olur ben bile bilemem” diyor.

Petek Dinçöz ise şarkı sözleri bakımından “o kadar da masum değil” dedirtiyor… Sabaha kadar okşanmak isteyenlere tercümanlık ediyor.

Çok ama çok sevdiğim bir şarkı var benim de Zeynep Casalini’nin “Duvar”ı orada da “hadi bir cesaret sen de taşın altına koy elini inadına inadına sevişmeli bağır çağır” diyor. Bu söz aslında bana cinsel bir arzudan ziyade ‘samimi’ aşk halini hissettiriyor. “Bağır çağır sevişme” çağrısı yaşamı organize etme ve birlikte hayatı örgütleme çağrısı gibi düşünmeme sebep oluyor. Belki buna sebep olan Casalini’nin icrasıdır.

Çok sevgili müziksever okur, Sezen Aksu’dan bahsetmeden durabilir miyiz? Çünkü, Sezen aksu’nun Aysel Gürel imzalı şarkısı seni istiyorum bir kült. Müziği Onno Tunç’a ait. Hem hesap soran, hem serbest bırakan, hem emir veren, hem yalvaran, hem cüretkâr, hem sevili, hem tutkulu, hepsinden öte aşk acısının hissini yoğun bir biçimde veren çaresiz bir şarkı. Sadece sözleri değil şarkının icrası da bu hisleri taşımamızı sağlıyor. Sezen Aksu’nun icrası tartışmasız çok iyi… Ağlayalım mı gülelim mi bilemiyoruz. Her hissi veren bir şarkı… Ancak “Seni Yerler” de Sezen Aksu aslan kaplan kesiliyor. Üstelik sadece kendisinin değil bütün mahalleli kadınların niyetini söylüyor. Bir kadın olarak Sezen Aksu bu şarkıda da “Kaçın Kurası”nda da aslında genelde erkeklerden duymaya alışık olduğumuz sözleri kendisi söylüyor ve pek de yakıştırıyor ağzına. Her iki şarkıda da bir “çıtır çıtır yeme” isteği görüyoruz. Sezen Aksu diyince sözlerini yazdığı diğer şarkılardan bahsetmeden olmaz. Sertap Erener’in seslendirdiği “Ateşle Barut”, “tövbelerin bozulduğu, doludizgin, mızrap ve saz ilişkisiyle” pekiştirilmiş bir şarkı. Sezen Aksu Sertap’a “Ateşle Barut”u verir de Levent Yüksel’den benzer tutkulu şarkıyı esirger mi? Esirgememiş ve ona “yatağa çağıran” şarkısını vermiş. Yeter Ki Onursuz Olmasın Aşk”. Keza Tarkan’ın icrasıyla bildiğimiz “Hepsi Senin mi? şarkısı da Sezen Aksu imzasını bariz bir biçimde taşıyor. Tam da biraz önce bahsettiğimiz “eril coşkularla” uyuşan bir şarkı.

Tarkan denilince ise “Seviş Benimle” isimli şarkıdan söz etmeden geçmemeliyiz. Şarkı hepimizin algısıyla oynamıştı ilk çıktığında. Hatta öyle düşünüyorum ki bu şarkının evde dinlenilmesini yasaklayan aileler de olmuştur. İlk çıktığı zaman Türk pop müzik tarihinin belki de en müstehcen şarkısı olacağı düşünüldü ancak diğer örneklerle karşılaştırıldığında bu şarkıyı sollayan şarkıların da ortaya çıktığı görüldü.

Ezginin Günlüğü “çıplak heykeller yapmalıyım” der “nefis rüyalarımız için”. Kiraz mevsimi para kazanmak değil sevişme vakti der. Öğrencilik yıllarımızda kiraz mevsimi sınavların olduğu yoğun bir dönemdi. O zamanlar, mevsimsel değişimin de getirisiyle, aşık olma isteği açığa çıkıyor ve hep bir ağızdan “anlatsam şu kiraz mevsiminin ders çalışmak, sevişme vakti olduğunu” diye bağırıyorduk kös kös kitaplarımızın başına otururken.

Bir de komşunun kızına göz diken ahlaksız şarkılarımız var. Onlar müstehcen değil. Türk geleneklerine göre komşunun, mahallenin kızına yan bakmak ayıptır aslında. Peki bu gençler nerde tanışacak anlaşacak sorarım size. Eh tabii ki mahallede… Hakan Peker’in 1989 yılında söylediği “Camdan Cama” aşkını anlatıyor. Erkin Koray’ın “Komşu Kızı” ise daha çok talep ediyor Atilla Kaya ise alenen röntgenlediğini anlatıyor. Gencay Güneş de “bakıver görüver” diyor komşu kızına. Nurcan Opel komşu oğluyla kaçma planı içinde… Bu konu hakkında ahkâmımızı başka bir yazıya saklayalım çünkü liste uzadıkça uzuyor.

Orhan Gencabay’ın “Ya Evde Yoksan” şarkısını es geçemeyelim. Acayip bir şarkıdır kendileri. Kendileri de aşkla garip hallere düştüğünü vurguluyor. O hallerden birinde de dayanamayıp sevgilisine gündelik elbisesiyle delik pabucuyla gidiyor olduğunu onu da öyle saç baş dağınık görmek istediğini anlatıyor. İç ürpertiyor Gencabay’ın şarkısı. Bir de “Neredesin Firuze” filminin müziklerinden hatırlıyoruz. Özcan Deniz Haluk Bilginer yorumuyla. O yorumu da tekrar dinleyin diye önereceğim. İç ürpertiyor o da aynı biçimde. Hele o “sen ayılma ben de işe gitmeyeyim” diyor ya… Özcan Deniz’in “bi dudaktan” şarkısını da yeri gelmişken analım.

Kenan doğulu Yüzsüz yürek’te, kızgınlıkla seviştikleri geceleri hatırlatıyor eski sevgilisine. Şahane alt yapısıyla döneminin en iyi şarkılarından “Kandırdım”daysa, çılgın sözleriyle nasıl nazlı yâri dize getirdiğini söylüyor. Bu şarkının ahlaksızlığıysa bir kızcağızın kandırılmış olması… Yine “Sım Sıkı” da “sıkı sıkı sar” diyor daha ne desin. “Çakkıdı”dımız da var tabi. Şarkıda Doğulu “Hadi kalk kaynaşalım kız çakkıdı çakkıdı oynaşalım kız…” diyor.

Mirkelam’ı unutmak çok ayıp olur… Çünkü o Türk porno film isimlerini alt alta dizip cesur bir biçimde şarkı sözü yapabilmiş. “Asuman” gelmiş geçmiş en güzel ve en anlamlı şarkılardan… Aynı albümde “Erkeklerin yediğinin elma değil ayva olduğunu” söylüyor. Şarkıları yorumlayanların arasında cinsiyet ayrımı yapamıyoruz. Zira iki taraf da birbirini istiyor. Dolayısıyla da ortaya hepimizin yediğinin ayva olduğu ortaya çıkıyor.

Ya müzisyen olduğu kadar prodüktörlüğüyle de bildiğimiz Hakan Peker ve onun “Yak Beni” şarkısı?

Şehrazat sözleriyle, Ayşegül Aldinç yorumuyla “Alimallah” , yine Ayşegül Aldinç yorumuyla “Hoppa Hoppa”, “Alev Alev” Gökhan Tepe şarkısı olarak “Bayıldım”, İsmail YK’nın “90 60 90 vücudum var doya doya bitmez tadım var…” dedirttiği bombabomba.com şarkılarını unutmayalım. Ek olarak da Yonca Evcimik’in “aşk lazım aşk aşk- doydum doydum acıktım”, Ayça’nın “buraları yıkılıyor benden yıkılıyor her gün peşime bir bıyıklı takılıyor ben seni seçtim tahminin doğru”, Asya’nın “çifte kumrular gibi olsak da birden sarılma Allah aşkına geçerse yazık hevesin birden sonra ask kaçar pencerelerden” dediklerini de hatırlayalım. Bu sözler, cüretkâr olduğu kadar cilveli şarkılar kategorisinde de incelenebilir.

Erkek kadın hepimiz istiyoruz, istediğimizi de alenen şarkılarla ifade etmekten tarih boyunca çekinmediğimiz gibi şimdi de çekinmiyoruz. Bence bu saydığımız şarkıların hiç biri ahlaksız değil hepsi samimi. Yani başta da söylediğim gibi, aşkın kendisinin niyeti belli değil mi zaten?

Hiç yorum yok:

Savruk Yazılar 003 (13 Temmuz Datça- Mesudiye Yangını)

Kask, power bank, su, kumanya, sağlık çantası, kafa feneri…   Yanmaz eldiven, yanmaz gözlük, yanmaz pantolon, yanmaz ayakkabı… Hop orada dur...