16 Temmuz 2009 Perşembe

Altın el Sonya ve Balkonundaki Limonchiki

Hemen her şarkının bir hikâyesi vardır. Bazıları filmlerle meşhur olur, dinlenir, dilden dile söylenir ve sevilir. Bazıları sadece kimsenin çözemediği bilmece 'aşk'ı anlatıyordur… Ama öyle bir anlatıyordur ki herkesin öyküsünün bir ucundan tutuyordur. Öte yandan öyle şarkılar vardır ki, yüzlerce varyasyonu yapılmış, hemen her dilde ve kültürde farklı işlevlere sahip olmuştur. Her bir varyasyonu tek tek dinlediğinizde aynı şarkının hem protest, hem aşk şarkısı, hem de cenaze şarkısı olduğuna siz bile inanamazsınız.

Konumuz, kendi dilinde söylenen ve Her sözü anlaşılmasa da müziğiyle, icrasıyla kanı kaynatan şarkılardan biri. Filmi de çekilmiş bir efsanenin şarkısı: Limonchiki. Hani şu  Amsterdam Klezmer Band’in albümüne (2001) de ismini veren şarkı…

Limonchiki bir efsanenin, dünyanın en 'dürüst' ve belki de en güzel dolandırıcılarından Sonya’nın adıyla yürüyen efsanenin şarkısı. Avrupa’nın belki de en işini bilen kadını: Odessalı dolandırıcı Sonya!

“Altın el” olarak bilinen Sonya, başta eski Sovyet ülkeleri olmak üzere bütün Avrupa’da oldukça iyi tanınan bir kadındır. Efsaneye göre, annesi, o daha çocukken bir falcıya gider ve falcı “Sonya’nın hiç kimsenin tahmin edemeyeceği kadar büyük bir insan olacağını ama asla âşık olmaması gerektiğini, âşık olacağı takdirde başına çok kötü şeyler geleceğini” söyler.

Bugün bile kendisini başta şarkısı ve öyküsüyle andığımıza göre “falcı haklı çıkmış!” diyebiliriz. Gerçekten de Sonya, çocukken öğrendiği hırsızlığı geliştirip, inanılmaz iyi bir dolandırıcı ve yan kesici olmuş. Öyle büyük bir dol andırıcıymış ki, bakışlarıyla insanları donduruyormuş… Ona bir şeylerin çaldıranlar ve çarpılanlar, polise bile gidemiyorlarmış. Sanatın ve belki de en çok dolandırıcılık sanatının Avrupa’daki başkenti Odessa’da yaşayan Sonya, iyi bir dolandırıcı ve hırsız olarak diğer önde gelen hırsızların ve “kirli” adamların toplandığı “Kupa Valesi” adıyla bilinen, ancak bir anlamda da bilinmeyen yeraltı kulübünün üyesi olur.

Kulübe yeni katılanlar Sonya’nın hırsızlığı nasıl yapabildiğini merak ediyorlar, ondan işi öğrenmeye çalışıyorlarmış. Hatta günün birinde bir karmançika (cepçi) yanına gitmiş ve “nasıl yapıyorsun bu işi, neden bu kadar büyüksün” diye sormuş bizi Altın El’e. Sonya da bunun üzerine “koy cebine bir şey bak gör nasıl alıyorum” demiş. Adam cebine bir miktar para bir miktar da para biçiminde kesilmiş gazete kâğıdı koymuş. Sonya’yla karşılıklı oturup uzun uzun sohbet etmişler ama adamın eli sürekli dolu cebinin üstündeymiş. Sonya atılmış “korkuyor musun ki elin sürekli cebinin üstünde” demiş. Adam da bunun üzerine elini cebinden çekmiş. Birkaç saniye sonra cebini kontrol ettiğinde gazete kâğıtlarının yerinde olduğunu ama paraların yerinde olmadığını görmüş.

Efsane bu ya Sonya orada tanıştığı bir başka hırsıza gönlünü kaptırır. Özetle herkesi çarpan Sonya ilk defa çarpılmış, avlanmış, tavlanmış olur. Eh gönül ne falcı ne de ferman dinliyor ne de olsa… Bir de üstelik ne yazık ki (hemen her kadın gibi) yanlış adama âşık olur. Çünkü esas oğlan, hem alkolik, hem de kumarbazdır. Üstelik sürekli Sonya’nın parasını yiyen cinsinden. Arkadaşları her ne kadar Sonya’nın yanlış yaptığını söyleseler de, Sonya hiç takmıyormuş ve en kötüsü de kalbine söz geçiremiyormuş. Ara sıra da Sonya’yla sevgilisi birlikte ava çıkıyorlarmış.

Sonya’ya sıradan bir hırsız demek ona cidden hakaret etmek anlamına gelir. Çünkü çaldığı cüzdan sahiplerinin arasında fakir olanları kayırıyor, ne yapıp ne edip, mutlaka paralarını geri veriyormuş. Sevgilisiyle birlikte çıktıkları avlardan birinde Sonya’nın başına bir iş gelmiş. Bir gün şehre yeni gelmiş yaşlı bir adamı, kendilerine ait olmayan bir evi satmış ve dolandırmışlar. Sonya ve sevgilisi tarafından dolandırıldığını anlayan adam, intihar etmiş. Sonya, bunun üzerine ahlaksız bir iş yaptığını düşünüp üzülmüş, daha da ötesi kahrolmuş. Çünkü o kimsenin zarar görmesine dayanamazmış.

Aradan zaman geçmiş, başka bir iş sırasında Sonya’nın sevgilisi yakalanmış. Sonya, sevgilisinin 10 yıla mahkûm edildiğini öğrenince de yine üzüntülü zamanlar Sonya’nın hayatının parçası olmuş. Ancak hapisten bir türlü çıkamayacağını düşündükleri adamın, 3 ay sonra serbest bırakılması güzel hırsızın mutlu olması için yetmiş. Birlikte olmak ve hayatlarını yeniden kurmak isteyen çift, bir daha çalışmamaya karar vermişlerse de, ne yazık ki durum böyle olmamış. Bir gün esas oğlan elinde Sonya’ya aldığını söylediği bir takım ziynet eşyalarıyla eve gelmiş. Sevgilisinin hediye ettiği, yüzük ve kolyeleri takıp takıştıran sonra, polise o halde yakalanınca eşyaların çalıntı olduğu ortaya çıkmış. O zamana kadar yani 15 yıl boyunca yakalanmayan Sonya, bunları taktıktan sonra polis tarafından yakalanmış ve Sibirya’ya çalışma kampına gönderilmiş. Sonya 5 yıl kadar burada kalmış… Onu kurtarmak için çabalayan ve aynı zamanda kendisine âşık bir de avukatı varmış. Sonya’nın aşkı avukata her şeyi yaptırabilirmiş ve öyle de olmuş. Bir gün Sibirya içinde sürekli sürülen Sonya trende prangalı bir halde otururken, yanına üniformalı bir adam gelmiş, kızı prangalarından çözmüş, özgürlüğünü vermiş. Gelen adam, subay kılığına giren avukatın ta kendisiymiş. Sonya’yı alıp kaçırmış.

Sonrasında ne olduğunu ne bilen var ne de gören. Ancak, Avrupa’da ne zaman bir büyük hırsızlık dolandırıcılık olsa, Sonya’nın işi deniliyormuş.

Bugün bile “Sonya efsanesi” bütün Avrupa’da biliniyor. Hatta 1890, yılında Çehov'la görüştüğü bile söyleniyor. Daha da birçok efsane peşi sıra geliyor... O hala Avrupa’nın en büyük dolandırıcısı. Limonchiki de Sonya’ya yazılan şarkılardan sadece biri. Şarkının sözlerinde “balkonumda limonlarım vardı, ama şimdi onlar Sonya’nın balkonunda” diyor ve durumun vahametini kavrayamadığını anlatıyor.

De Amsterdam Klezmer Band’in neredeyse bütün şarkıları, Odessa’nın dolandırıcılarını anlatıyor. Bu da aslında tesadüf değil. Çünkü grubun iki vokalistinden biri, Alec Kopyt Odessa’lı. Odessa’dan sözcüsü olan bir gruptan beklenileni yapan De Amsterdam Klezmer Band’e bu anlamda, bana bu öyküyü anlatan Edişer Lomadze’ye büyük paylaşımından, Sonya’ya ise böyle bir efsane yarattığı için teşekkürü borç bilirim.



İlgilenenlere şarkının orijinal sözleri:

Limonchiki

“Ja umeju malatit', omeju vimolatchivat'
Umeju shariki krutit', karmani vivoratjivat'
Oi limonchiki, vi moi limonchiki
Gde rastjoti vi n mojom sadov
Oi limonchiki, vi moi limonchiki
Vi rastjote v soni na balkonchike
Na bazare sjum i gam, slishno razgovorchiki
Kto-to sjopnul chemodan i unjos limonchiki
Na kostetskoi benja zjil,
Benja maij svayu ljubil
Jesli jest'u beni matj
Znachit, jest kouda poslatg
Ja u tjoti nocheval, u tjoti bili gosti
Ja u tjoti paprasil, ona skazala "posle"

ve
İngilizce çevirisi:

Limonchiki
“I'm so smart and I have a good pair of hands
I can empty your pockets out
Before you bat an eye
Oi, limonchiki (millions of bucks)
Where do you grow, in which orchard
Oi limonchiki, you grow on sonya's balcony
There's riot at the market
And there are rumours:
Someone has picked the whole suitcase
Filled with "limonchiki"
Benny was born in the heart
Of Moldavanka, and with the
Name like this, he's always taken
For a "shmuck" (idiot)
My auntie had a party, with
Many guests. when I asked if
She would take me to bed she answered
When the guests are all gone”

Savruk Yazılar 003 (13 Temmuz Datça- Mesudiye Yangını)

Kask, power bank, su, kumanya, sağlık çantası, kafa feneri…   Yanmaz eldiven, yanmaz gözlük, yanmaz pantolon, yanmaz ayakkabı… Hop orada dur...