30 Kasım 2018 Cuma

En sevdiğimiz yasak, Yasak Helva

Yasak Helva’yı geçtiğimiz günlerde canlı dinleme imkanım oldu. Uyandırdığı etki uzun süre kulağımdan ve gönlümden silinmedi. Tavır, üslup ve karakteristik icra beni benden alırken, oldukça tanıdık olduğumuz ritim de içimi kıpır kıpır etti, hatta dışıma kadar taştı. Bu hisler grubu yakından tanımak ve tanıtmak istememe yol açtı. Evet kendilerini sorularımla boğdum ve ortaya şöyle şeyler çıktı:

TNK, Istanbul Arabesque Project, Rüya, Ravenwoods gibi gruplarda müzisyen, aranjör, söz yazarı ve besteci olarak çalışan Onur Ertem, Salih Korkut Peker ve Hakan Görkem Bıyık’ın yolları 2017 Nisan ayının sonunda yeni hikâyenin kahramanı olmak üzere İzmir’de buluşur. Hikâyenin adı ise Yasak Helva’dır.  Yasak Helva’nın bileşenlerinin müzikal hikayesi ise kendilerinin anlatımıyla şöyle: “Onur Ertem, Türkiye’nin ilk etnik death metal grubu Bayt Gadol ile müzik dünyasına merhaba demiş bir davulcu. Salih Korkut Peker, uzun yıllar grunge, hard core, elektrik blues ve Türk müziği ile harman halindeyken Istanbul Arabesque Project süreciyle arabeski de kafasındaki karışıma eklemiş, Hakan Görkem Bıyık, caz ve funk konusunda yetkin bir basçı olmasının haricinde, alaturka, arabesk ve türkü aleminden de oldukça beslenen bir şarkı yazarı”.


Grubun renk çalgıları Salih Korkut’un elinde. Cümbüş ve çağlama grubun müziğinin karakterini tınlatırken üslubu da kulaklara şölen yaşatıp yürekleri oynatıyor. Çok uzun yıllar cümbüşü, içinde olduğu her projede kullanan Korkut haliyle enstrümana ve onu pür dikkat dinleyenlere hüküm sürüyor. Öncesi ise çalgının sahnede büyük orkestralar ya da yüksek volümlerde nasıl sıkıntı yarattığı konusunda tam bir keşif süreci: “Bir Anadolu turnesi sırasında Antep’te bir cümbüşçünün gitar manyetiği kullandığını görür ve bunu bir kademe daha ileri taşımak ister. Elektro gitar gibi ince gövdeli ve içi yalıtımlı bir cümbüş tasarlama peşine düşer. Gitar manyetiği ve yalıtımlı gövde sayesinde çok sevdiği distortion efektinden de faydalanma şansı bulur ve cümbüş çalım tavrını gitar efektleriyle bir araya getirir”.

Çağlama ise kendisinin rahmetli Ömür Kılıçaslan sayesinde tanıdığı ve kafasındaki “modifiye sesler” kavramına tercüman olan bir çalgı. İzmirli lütiye Ozan Özdemir’in çağlamayı tekrar üretmeye başlaması ile Korkut’un da çağlama edinme ve müziklerine dahil etme süreci başlar.

Grup toplama albümlerde de yer alır. Nasıl mı? 
“İlk videomuz ‘Silifke Zeybeği’, umduğumuzdan daha çabuk ilgi ve heyecan uyandırdı insanlarda. Hemen akabinde Almanya’da yaşayan yapımcı Ercan Demirel ve Fairuz Derin Bulut’tan tanıdığımız, halen Elektro Hafız projesiyle müzik hayatına devam eden Demir Kerem Atay bize ulaştı. Geçtiğimiz sene plak olarak birçok ülkede yayınladıkları ‘The New Wave of Turkish Psychedelic’in yeni versiyonu ‘Saz Power’da yer almamızı istedi, biz de keyifle kabul ettik. Albümde bizim haricimizde Baba Zula, Cem Yıldız, Hudna, Elektro Hafız, Kaan Boşnak, Duble Salih gibi birçok kıymetli isim yer alıyor. Bu albüm ile birlikte İngiltere’den Avustralya’ya, İspanya’dan ABD’ye birçok radyoda ‘Silifke Zeybeği’ yorumumuz çalınmış oldu.

“Eklektik bir maden olsa, en çok bu ülkede çıkardı”

Müzikleri hem elektrik hem de eklektik folk. Bunun sebebini ülkenin eklektik yapısına bağlayıp şöyle söylüyorlar “Eklektik bir maden olsa, en çok bu ülkede çıkardı. Biz de çok farklı müzik türlerine ayrı ayrı tutkun olmamızın bir sonucunu yaşıyoruz aslında. Bir parçaya girdiğimiz zaman kafamız hep harman odaklı, modifiye odaklı çalışıyor. Bir nevi oyun hevesiyle yapıyoruz ne yapıyorsak. Sentez ve evrensel kelimeleri artık kangren oldu, o yüzden bir nevi ‘müzikal trollük’ yapıyoruz da denebilir”.
İzmir’de kurulduğunudan daha önce de bahsettiğim gruba İzmir’deki müzik ortamlarını da sormadan edemedim. "İzmir yetenekli müzisyen konusunda tam bir cennet” diyorlar. Türkiye genelinde yaşanılan sorunlardan farksız olduğunu anlıyorum sonraki cümlelerinde, “Ne yazık ki aynı zamanda da yetenekli müzisyeni aynı sahnelere, aynı repertuarlara, son derece düşük ücretlere ve kafa yorgunluklarına mahkum eden bir cehennem. Bir yanda her türlü ulusal ve uluslararası harika müzikal etkinliklere sahne olan bir şehirdesiniz ve o şehrin müzisyenlerini o etkinliklerin çoğunda göremiyorsunuz. Neden? Çünkü İzmir müzisyeni her hafta bilmemkaç gün çaldığı yerlerden dışarı çıkmak istediğinde, geri dönünce o yeri bulamama endişesiyle yaşıyor ve çalıyor. Emin olun, burada hem ulusal, hem de uluslararası sahnelerde canavar gibi çalıp söyleyecek birçok müzisyen var. Hepsine buradan kolaylık, hırs ve özgürlük dileyelim”.

Ve elbette işte o kilit soru geliyor, hemen her müzisyene sorduğum, laf aramızda cevabını da ezbere bildiğim… Müzisyenin zorlanma derecesini ölçmüyorum elbette ama her müzisyenden duyun istiyorum. Yasak Helva’nın zorluklarla ilgili cevabı ise şöyle, “Zorlanmak bizim göbek adımız müzisyen olarak. Maddiyat, sosyal güvence, zaman, mekan, enerji gibi birçok cephede savaşıyoruz ama inatçı olmaktan başka çaremiz yok”. 

Benden de duymuş olun, bir aksilik olmazsa Ocak 2019’da ilk albümleri yayınlanmış olacak. Dijital olarak indirilip dinleyebileceğiz. sevindirici diğer haber ise evet plakları da olacak.


Grup "Sakar Şakir"in jenerik müziğinde de kullanılan "Merzifon Çiftetellisi" ve "Süpürgesi Yoncadan" isimli halk şarkılarını cover'lamış, Gardrop Fuat ismiyle yayınlamış, bunu da Yeşil Çam emekçilerine ithaf etmişti. Buna ek olarak "Topal"ı da dinlemenizi tavsiye ediyorum. 

Bu yazıyı okuduktan ve linkleri de dinledikten sonra grubun yörüngesine gireceğinize eminim. Bu sebeple aşağıdaki bilgileri de paylaşmadan edemeyeceğim: Aralık, Ocak ve Şubat aylarında İzmir, Eskişehir ve Ankara konserlerimiz olacak. www.facebook.com/yasakhelva
Bence kaçırmayın!

Savruk Yazılar 003 (13 Temmuz Datça- Mesudiye Yangını)

Kask, power bank, su, kumanya, sağlık çantası, kafa feneri…   Yanmaz eldiven, yanmaz gözlük, yanmaz pantolon, yanmaz ayakkabı… Hop orada dur...