28 Kasım 2020 Cumartesi

Standart Dışı no. 4 İrem Derlen 27.11.2020


Bahadır Cihangir Genç @bcgstudio
Fotoğraf: BCG Studio (Bahadır Cihangir Genç)
Standart Dışı'nın 27 Kasım 2020 tarihli konuğu İrem Derlen'di. İrem ile yaptığımız programın dışında ona farklı sorular da yönelttim. Ayrıca Standart Fm'de yayınlanan programın linkini de röportajın sonunda bulabilirsiniz. 
___________________________________________________

Müziğe nasıl başladın diye sormayacağım, çünkü biliyorum ki senin müzikle ilişkin çok küçük yaşlarda başladı. Ama bu işe profesyonel olarak nasıl başladığını anlatabilir misin?

Müziğe olan ilgim dediğin gibi çok küçük yaşlarda başladı. Ortaokul yıllarında başladığım okul orkestrasının solistliğini lise mezuniyetine kadar devam ettirdim. Sonrası zaten İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera-Şan bölümüne girişim ve ardından profesyonel müzik hayatı geldi.. 2000’lerin başı gibi düşünürsek 20 yıldır bilfiil bu sektörün içindeyim. Elbette bu konuda bana ön ayak olan şahane insan değerli müzik öğretmenim Mahide Gül Göbelez’i anmadan geçemeyeceğim. (ki kendisi annen ☺ ve zaten hikayeye yakından şahitsin!)

12 Farklı dilde şarkı söylüyorsun, ama bu dillerin hepsini biliyor değilsin. Nasıl bir çalışma yöntemi izledin?

Dillerin hepsinin bilmeme elbette imkân ve ihtimal yok. Bu tamamen çok iyi bir müzik kulağına sahip olmam, yabancı dillere yatkın olmam ve konservatuvar opera-şan ekolünden geliyor olmamla alakalı .. Okulda birçok dilde eser (Opera Aryaları, Aryantikler, Lied’ler vb. gibi) seslendirmek durumunda olduğunuz için ister istemez kendinizi birden fazla dilde ve tarzda gayet iyi şarkı söylerken buluveriyorsunuz.

Sendeki repertuar kimsede yok desek yeri… Ne kadar zaman içinde, nasıl oluştu? 

Bu çok uzun bir zamanın eseri. Kendimi bildim bileli şarkı söylüyorum. 5 yaşından beri deyim yerindeyse bir kayıt cihazı gibi ne duysam hafızaya atarım. Bu sebeple ezberimde çok fazla tarzdan ve dilden şarkı var. Benim gibi profesyonel müzisyen olan arkadaşlarım bile birlikte bir yerde oturduğumuzda çalınan şarkıların hemen hemen hepsine eşlik edebiliyor olmama hayretler içerisinden kalıp ‘Sen bu kadar şarkıyı ezbere nereden bilebilirsin?’ diye sorarlar. Valla ben de bilmiyorum. Sözel hafızam bir hayli kuvvetli demek ki! ☺
Fotoğraf: BCG Studio (Bahadır Cihangir Genç)
    Fotoğraf: BCG Studio (Bahadır Cihangir Genç)


Gördüğüm kadarıyla şarkıların bir kısmı ortak bir ürün olarak ortaya çıkmış… O süreçleri anlatır mısın?

Ben birlikte üretimleri çok çok seviyorum. Birlikte hareket etmenin gücüne yürekten inanıyorum ve bundan başkasını da bilmiyorum açıkçası. Öğretmenlik haricinde her yaptığım işte mutlaka birilerinin benim davetimle gerçekleştirdiği bir dokunuş vardır.
Aralık 2010’da “Harikalar Diyarı” ile kaydettiğimiz ve o dönemde müzik eleştirmenleri tarafından bir hayli beğeni alan ve başarılı olarak yorumlanan; Garo Mafyan prodüktörlüğünde EMI Müzik Türkiye etiketiyle piyasaya çıkmış Pop / Lounge tarzında “Bak Kalbine” adlı bir albümüm var ki içindeki oniki şarkıyı da ben hala çok severek dinliyorum. Geçtiğimiz ay Spotify sanatçı sayfama da yüklendi albüm.
Ardından yedi sene sonra Haziran 2017’de çıkan üç şarkılık maxi single’ım ‘Gidelim Haydi’de günümüz müzik piyasasında işleri beğenilerek takip edilen çok fazla isim var. Öncelikle sahnede birlikte müzik yaptığım arkadaşlarım projeye dâhil oldu. Tek tek isim say dersen çok uzayacak bu sorunun cevabı ama bence hak geçmesin.                                                                                                                                     

Tüm şarkılarımın aranjelerini büyük bir titizlik ve incelikle kotaran, bas gitar ve elektrik gitar çalımları ile Emrah Sarıtunalılar, sözler ve melodilerdeki yaratıcılığıyla hayatıma anlam katan Burçak Bahar, şarkı sözleri konusunda bizden desteğini esirgemeyen güzel dostum Bahadır Gökçen, “Yoksa”nın bestecisi, gitar çalımlarıyla ve back vokalleriyle şarkımıza renk katan, uzun yıllardır aynı sahneyi paylaştığım Görkem Baharoğlu, “Yoksa”ya sözleriyle hayat veren Kristal Sila Özhendekci, “İçindedir’in yaratıcısı sevgili kuzenim Mehmet Hakan Özhendekci; 10 yılı aşkın süredir aynı sahneyi paylaştığım dostlarım, ve artık kardeşlerim, müzik yoldaşlarım Ayhan Mutlu (Tuşlu Çalgılar), Aysun Sökmen (Flüt) ve Gökhan Akhan (Klarnet). “İçindedir” ve “Yoksa” daki bas gitar çalımları için sevgili Burak Yılmaz, “İçindedir”deki perdesiz ve akustik gitar çalımları ile şarkının tadına tat katan sevgili Cihan Mürtezaoğlu’, davul ve perküsyon çalımları ve güzel önerileri için Can Güngör; Kayıt ve Mix’leri ve tüm prodüksiyon sürecindeki katkıları için Emre Malikler, Mastering için Modern Mastering Studio’dan Everett Young ve tüm vokal ve enstrüman kayıtları için Jingle Factory’nin kapılarını bize açan, hiç bir konuda desteğini esirgemeyen Emre Sarıtunalılar ve Eray Uygur’a çok teşekkür ediyorum bir kez daha. Ve son olarak 2019'un Mart ayında Gürkan Kömürcü ile birlikte üretip yorumladığımız sözleri bana müziği Gürkan’a ait ‘Kaç Kez’ adlı ilk düet single projemiz Mana Müzik & Kınay Production ortaklığıyla dijital platformlarda yerini aldı.



Yıllarca atölyeler düzenledin bunlara devam da ediyorsun. Atölye yapmaya nasıl karar verdin, fikir nereden çıktı?

Salgın sonrası hepimizin evlere kapandığı bir dönemde ‘Online Şan Atölyesi’ yapma fikri canlandı kafamda. Haziran’dan beri de devam ediyor. Ama online işi benim için yeni bir şey değil. Ben dört yılı aşkın süredir online platformlarda webinarlara katılıp, sunumlar yapıp, dersler veriyorum. Öğretirken çok şey öğrenen biriyim bir taraftan ve çok da keyif alıyorum açıkçası.

Sesle terapi yapıyorsun ilgin nereden doğdu?

Sesin iyileştirici gücünün yıllardır peşindeyim. Bu da büyük bir merak ve istekle doğdu. Konservatuvar dönemime denk geliyor başlangıcı. Önce insan sesinin iyileştirici gücü ile ilgili kaynak taramaya başladım. Bu beni Amerikalı ve bu işin öncüsü bir isme götürdü. Bir dönem Skype üzerinden onunla çalıştım. Ardından Kanadalı bir eğitmenle devam ettim. Onunla da ses çatallarının (diyapozonların) Çin tıbbındaki akupunktur noktalarına nasıl uygulanacağına dair bir çalışma yaptım. Ve bunların ardından son olarak terapi ses çanakları ile yapılan çalışmalar geldi. 


Terapi ses çanaklarında uygulanan yöntem nasıl, amacı ne ve neler yapıyorsun?

Bu yöntemin kökleri 5000 yıl öncesine kadar geriye gidiyor ve o dönemlerde Hindistan'da kullanılan şifa yöntemlerinden birini oluşturuyor. Doğu dünyasına göre insan sesten oluşur, yani sesin kendisidir. Sadece kendisi ve çevresindekilerle uyum içinde yaşayan insan, yaşamını özgürce ve yaratıcı şekilde oluşturabilir. Benim kullandığım yöntem bir Alman yöntemi. Kendisi bir Fizik mühendisi olan Peter Hess, ses çanakları uygulamasını yıllarca süren araştırmaları sonucunda geliştirmiş ve Batı dünyası insanının gereksinimlerine göre uyarlamış.
Ses Çanakları uygulaması ile rahatlama ve derin gevşeme sağlanıyor. Beden, ruh ve zihni kapsayan bütüncül bir yöntem bu. Çok net bir biçimde stresle baş etmeyi kolaylaştırıyor, uykusuzluk sorununa iyi geliyor, insanın doğasında var olan öz güvenin geri gelmesini sağlıyor.
Ayrıca şu an dünyanın 23 ülkesinde spa'larda, sağlık alanında, pedagojide, psikolojide, hastanelerde, huzurevlerinde, anaokullarında ve terapilerde bu uygulamadan yararlanılıyor. Ses gerginlikleri çözüyor, içimizdeki hekimi devreye sokuyor ve yaratıcı enerjimizi ortaya çıkarıyor.
Ben hem ses meditasyonları yaptırıyorum, hem de ses frekanlarını nefesle ve yoga ile birleştirdiğim ve ikili eğitmen sistemi ile ilerlettiğim çalışmalarım var. Bir de birebir ‘Ses Masajı Uygulayıcılığı’ yapıyorum. Bu zannettiğiniz gibi bedene elle dokunularak yapılan bir masaj değil. Danışan kişinin bedeninin belli bölgelerinin üzerine yerleştirdiğimiz terapi ses çanaklarıyla yapılan bir masaj. Merak edenler web siteme girip ayrıntılı bilgi alabilirler. Burada uzun uzun anlatmayayım.
Özetle ses frekanslarının şifasından yararlanılan ve etkileri bilimsel olarak kanıtlanmış tüm bu çalışmalar stres, korku, kaygılar yani beden ve ruh sağlığını olumsuz etkileyen tüm duygulardan arınmanızı ve özgürleşmenizi sağlıyor. Zihni sürekli meşgul eden düşünceler yok olmaya başlarken kişi ‘Ben ne istiyorum, bedenim ne istiyor?’ diye sormaya başlıyor.

    Fotoğraf: BCG Studio (Bahadır Cihangir Genç)
Bunca işe nasıl yetişiyorsun, bir sırrın var mı?


Ben çok net bir şekilde bir bilgi avcısı olduğumu söyleyebilirim. Sürekli merak ediyor, araştırıyor, okuyor, notlar alıyor ve biriktiriyorum. Ve tüm öğrendiklerimi de mutlaka hayatımın bir yerinde kullanıyorum. Bu benim olmazsa olmazım. Yaptığım her şeyi çok büyük bir enerjiyle, heyecanla, tutku ve aşk’la yapıyorum. İçimdeki duygu bu olmasa hayatta yapamam çünkü kimse bana bir şeyi zorla yaptıramaz bu hayatta. Ancak benim kendi isteğimle olmalı. Böyle olduğunda da yorgunluğu bile çok tatlı oluyor.. Gücüm ve enerjim yettiğince de sevdiğim şeylerin peşinden merakla koşmaya devam edeceğim. ☺

Sahneye yeni çıkmaya başlayan şarkıcılara önerilerin nelerdir?

Şarkı söylemek arka planında nelerin döndüğünün neredeyse hiç bilinmediği çok ciddi ve emek isteyen bir iş. Herkes giyinip süslenip sahneye çıktığımızı sanıyor.. Ve şarkı söylemek isteyen ya da yeni yeni sahneye çıkmaya başlamış şarkıcı adayları bile bunun yeterince farkında değil maalesef. Herkes elbette konservatuvar mezunu olmak zorunda değil. Ama bu işin bir adabı var. Kendine bilgisel, teknik ve duygusal anlamda ciddi yatırım yapman gerekiyor. Çok zengin bir repertuvara sahip olman ve bunu sürekli yenilemen-geliştirmen gerekiyor. Kendine ve sesine çok iyi bakman gerekiyor. 

Bol söyleme ve dinleme takviyesi yapmalarını, repertuvarlarına alacakları bir şarkıyı birden çok yorumcudan dinlemelerini öneririm.. Ve bazı durumlarda her şey duyduğunu taklit etmekle başlasa da bir noktadan sonra şarkı söyleme konusunda kendilerini geliştirmelerinin yolu kendi yorumunu, tavrını ve tarzını oturtmaktan geçiyor..

Birtakım arkadaşlarımız iki kez şan dersi alırım, bir vokal koçuyla stüdyoya girer vokal kayıtlarımı hallederim, on–on beş şarkılık da bir repertuvar yapar sahneye çıkar bülbül gibi şakırım zannediyor ama kazın ayağı öyle değil maalesef. Elbette bunu birilerine yedirebilirsiniz ama bence bu şarkıcılığın yanından bile geçmez.

Karantina süreci nasıl geçti?

Karantina süreci benim için oldukça verimli geçti ve hala çok verimli geçiyor. Kendime ilk olarak çok iyi bir video kamera, tripod ve kayıt mikrofonu almakla işe başladım. İlk üç buçuk aylık süreçte YouTube kanalımda her hafta düzenli ve sürekli olarak; şarkı söylerken yapılan hatalardan tutun da, doğru beden, nefes ve ses kullanımına kadar birçok konudan bahsettiğim, bu konuları canlı performanslarla da örneklendirdiğim canlı yayınlar yaptım.

Ayrıca farklı konulara dair oynatma listeleri oluşturduğum yeni videolar çektim. Kanalı bir hayli coşturdum diyebilirim. Bir yandan ders verdim, yeni yılda piyasaya çıkartmayı planladığım kitabımı yazmaya başladım.. Oturup video editlemeyi, jenerik yapmayı filan öğrendim. Dedim ya tam bir bilgi avcısıyım diye. Bir yandan çok da eğlendiriyor beni böyle şeylerle uğraşmak ☺

Karantinadan çıkar çıkmaz ilk yaptığın şey ne oldu?

Yaptığım ilk iş İstanbul’a annemleri ve kardeşlerimi görmeye gitmek oldu. Fiziksel mesafeli bir şekilde hasret giderdik. Ve bu herkese çok çok iyi geldi.

Son dönem yaşadıklarımızla ilişkili olarak sen ve ekibin nasıl etkilendiniz?

İşimin müzik organizasyon ile ilgili olan kısmını tamamen kaybetmiş durumdayım şu an. Ekibime de istihdam yaratamıyorum haliyle. Ve maddi anlamdaki kayıplar bir yana sürecin belirsizliği; içinden çıkabilmemiz adına sorduğumuz sorulara cevap alamamak ve bu çözümsüz hal de bizleri bir hayli umutsuzluğa sürüklüyor. Sadece müzisyenler değil sektördeki herkes çok zor durumda (ses, ışık, DJ, catering firmaları, davet organizasyon firmaları, fotoğrafçılar, barlar, konser mekânları, restaurantlar…) Saymakla bitmeyecek çok ciddi bir insan nüfusundan bahsediyoruz burada. Ve sektördeki tüm arkadaşlarımız için ivedilikle bir çözüm üretilmesi gerekiyor.

Standart Dışı radyo program linki:


Linkler:

https://www.instagram.com/iremderlen/
www.youtube.com/İremDerlenSesveYasam
https://itunes.apple.com/tr/artist/i-rem-derlen/1260676458




21 Kasım 2020 Cumartesi

Standart Dışı no. 3: Volkan İncüvez (20.11.2020)

Volkan İncüvez, bir yıl içinde dört farklı solo albüme imza atmış bir müzisyen. Onun için multi-enstrümanist demek yanlış olmaz. Çünkü Volkan, geleneksel ve makamsal müziği ney, vokal, çağlama, perdesiz ve elektrik gitar gibi enstrümanlarla icra ediyor. Onu halen çalmaya devam etmekte olduğu Hepyek, Derun, Debdebe, Ebren Trio, Kırkbinsinek, Gözyaşı Çetesi  gibi grup ve projelerden hatırlayanlar olacaktır. 2019 yılında ilk solo albümü "Kün"de kendi anlatımıyla, "bir uzay- zaman yolculuğunu, nefesin ney içindeki yolculuğuyla tasvir ediyorken, ilk çok sesli konsept ney albümü ile dinleyenlere astrofizik ile tasavvufun kesişiminde sıra dışı bir deneyim yaşatıyor".  


Volkan, ikinci solo albümü olan "Mahal"de ise yine kendi ifadeleriyle "yüzünü öze dönmüş bir Klasik Türk Müziği icrasına öykünüyor. 20. yüzyılın geleneksel tavırdan götürdüklerini bir kenara bırakıp çok daha sade bir üslup benimsiyor. Ney ve klasik perdesiz gitar ile icra edilen repertuar, Sultan 3. Selim’den (d. 1761) Gevheri Sultan Fatma Osmanoğlu’na (d. 1904) kadar uzanıyor. 

Volkan,  2020 yılının Şubat ayında ise "Quartet"i yayınladı. Albümde yine kendi deyimiyle,  ''Live Session I'' albümün de fikirlerini geleneksel müzikten alıp bu müziği, modern armoni ve aranjeler, elektronik soundlar ile bas gitar, gitar, sytnh ve davul enstrümanlarıyla yorumluyor. Müziğin armonik yapıda olmasa da armonik karakter taşıdığına inanan İncüvez, kullandığı temaların veya geleneksel halk ezgilerinin kendi işitsel etkilerinin ve duygularının dışına çıkmamayı hedefleyen bir armoni, sound ve düzenleme anlayışı gözeterek, o armonik karakteri ortaya çıkarmayı amaçlıyor".

2020 yılının Ağustos ayında "Yeni Dünya" isimli solo albümüyle kulaklarımızın pasını iyiden iyiye silen Volkan, albümü karantina döneminde kaydetmiş ve tüm sağlık çalışanlarına ithaf etmiş.

Aşağıdaki linkten Volkan İncüvez ile yaptığımız radyo programının kaydına ulaşabilirsiniz. 

11 Kasım 2020 Çarşamba

Anket Çalışması: Müzik Emekçilerinin Gelir Durumunu Etkileyen Faktörler

Sevgili müzisyen arkadaşlarım, Selda Dudu ve Evrim Hikmet Öğüt ile birlikte hazırladığımız "müzik emekçilerinin gelir durumunu etkileyen faktörlerin tespit edilmesi amacıyla hazırladığımız anket çalışmamıza katılmanızı rica ediyorum.
Link:
____________________________________

Bu anket çalışması, müzik emekçilerinin gelir durumunu etkileyen faktörlerin tespit edilmesi amacıyla Sevilla Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Doktora Öğrencisi Selda Dudu (selda@dudu.gen.tr), Mimar Sinan Üniversitesi Müzikoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Evrim Hikmet Öğüt (evrim.hikmet.ogut@msgsu.edu.tr) ve müzik yazarı Özge Ç. Denizci (ozgedenizci@gmail.com) tarafından oluşturulmuştur. Ankete verilen yanıtlar akademik çalışmalarda kullanılacaktır. Anket, toplamda 4 bölüm ve 32 sorudan oluşmaktadır ve ortalama 10 dakika sürmektedir.

Lütfen özel olarak belirtilmediği sürece tüm soruları çalışma hayatınızın genelini yansıtacak şekilde cevaplayın.

Katılımınız için teşekkür ederiz.

Selda Dudu
Doç. Dr. Evrim Hikmet Öğüt
Özge Ç. Denizci

Savruk Yazılar 003 (13 Temmuz Datça- Mesudiye Yangını)

Kask, power bank, su, kumanya, sağlık çantası, kafa feneri…   Yanmaz eldiven, yanmaz gözlük, yanmaz pantolon, yanmaz ayakkabı… Hop orada dur...