14 Ocak 2016 Perşembe

Tevfik Işıktimur ve renkleri

Onun gökkuşağı düşlediği armoniydi...

Eminim Tevfik Hoca'yı benden daha iyi anlatacak birçok müzisyen dostu vardır. Onu kaybettiğimde sadece 12 yaşındaydım. Bulduğumda ise 11 civarı. Okul açıp kapamaya meraklı yurdum bürokratlarının 1993 yılında açığı ve aynı yıl hiç zaman kaybetmeden kapattığı, ilkokuldan sonra öğrenci alan Türk Müziği Anadolu Lisesi'nin sınavını kazanmış olduğumu ilk Tevfik Hoca'dan öğrenmiştim. Kemana gitmek istiyordum (kemana gitmek isteyen pek çok olur, hele ki o yaşlarda...) Kontenjan doldu, bir de en büyük yalan söylendi: "ellerin uygun değil!" Sanki kontrbas çalacağım. Fırsat bu fırsat Tevfik Hoca aldı beni eline, verdi sazı elime, dayandı bağlama karın boşluğuma iyice, vücudumdan bir parçaya dönüşmek üzere... Ama hiçbir zaman uzvum ol(a)madı!


Sunay Akın ile... İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi
1956 yılında Tarsus'ta doğmuş. Ankara Gazi Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü'nde öğrenimine devam ederken, İ.T.Ü. Türk Müziği Konservatuarı'nı kazanmış ve orada öğrenimini tamamlamış. Nida Tüfekçi'nin asistanlığını yapmaya başlayan Işıktimur, siyasi duruşu nedeniyle muhalif olduğu okul yönetimi tarafından görevden alınmış. Farklı okullarda kora yönetmeye başlamış.  1981 yılında kurulan Halk Müziği Devlet Korosu'nun enstrüman bölümünü birincilikle kazanmış. Ancak koro hiçbir zaman fiilen harekete geçmediğinden -yine yurdum bürokrasisi boş durmuyor- o da bu göreve başlayamamış. Böbrek rahatsızlığı her  ne kadar müzik yapmasının önünde engel teşkil etse de o bir dolu projede çalmış, Türkiye müzik tarihine damga vuracak isimlere öğretmenlik yapmaya devam etmiş.  1985 yılında resmi ve kurumsal olarak öğretmenlik yapmaya başlamış.

İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi, Gökkuşağı grubu konseri
1989 yılında kurulan İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi'nde de, Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde kendisine yapılan yanlış iğne sonucu 39 yaşında yaşamını yitirene kadar öğretmenlik yapmayı sürdürmüştü. Ölümüne değin hem iyi bir icracı hem de çok iyi bir öğretmen olmuştu.  
Bu ülkenin başına gelmiş en iyi müzik olaylarından biriydi Tevfik Işıktimur. Bunun kıymetini bilenler halen adını zikreder, bazen de çaldıklarını, söylediklerini ona ithaf ederler. Kimlerin hocası olmamıştır ki... Sadece öğretmenlik yaptığı dönemde değil, sonraki dönemlerde de İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi öğrencisi olmuş herkese bir şekilde değmiştir. İlkay Akkaya'nın ve Ahmet Kaya'nın hocası olmuştur.  Benim ise öğrencisi olmaktan onur duyduğum öğretmenlerimin ilkidir Tevfik Işıktimur. Ancak üniversite yıllarında anladım bana kattıklarını... Etnomüzikoloji okumam tesadüf değildi. Bitki çaylarına olan düşkünlüğüm, dünyanın seslerine bu kadar açık oluşum ve daha bir sürü şey...

Yaşıyor olsaydı herhalde çok seslilik meselesinde uzun uzadıya tartışır, zaman zaman çatışırdık da... Öyle çok sevgi ve saygı vardı ki aramızda, birimiz diğerimizi ya ikna eder ya da olguları bir kenara bırakır kaldığımız yerden devam ederdik.  Daha doğrusu onun olgunluğu bunu yaptırırdı her ikimize de.    

Küçük olmama karşın okulda bana ve yaşıtlarıma birey gibi davranan belki de tek öğretmenimizdi. 1993 yılında defterinin bir yerine not aldığı gibi: "Benim gözümde yeri geldiğinde, dünyanın en iyi öğretmeni öğrenci, en kötü öğrencisi öğretmendir".

Tekirdağ, 1993 
Odasında demlediği çayların tadı halen damağımda. Sohbetlerimiz ve en çok da icra tavrı. Odasındaki sandalyeler dünyanın en rahat koltuğuydu benim ve muhtemelen diğer arkadaşlarım için. Ders olmadığında ve bağlamasını çalmadığında mutlaka başka müzikler dinlerdi. O oda hiç tınısız kalmazdı. Uzun yıllar sonra onun baş koyduğu meseleyi bir parça da olsa idrak ettiğimi düşünüyorum. En azından kendi payıma düşeni almıştım. Onun benim için ideali Türkiye'nin önde gelen bağlama icracılarından biri olmam yönündeydi ama ne onun ömrü ne de sistem bunu yapmamıza vefa etmedi. Şimdi durduğum yeri borçlu olduğum kişilerden biri olduğu için saygı duruşunu niteliğindeki bu yazıyı kaleme almış bulunuyorum. Ama onun anısına yapılacak en değerli şey belki de tanıklarla konuşarak yapılacak bir çalışma ve kayıtlarını bulma girişimi olacaktır. Tevfik Işıktimur'un fiilen içinde bulunduğu ve adının geçtiği albümleri tespit etmekle başlanabilir mesela. 

Umarım ki en kısa zamanda yapabiliriz.


Laila geldi yıllar sonra İran'dan, uzun yıllardır arkadaştı bizimkilerle, son birkaç yılda benimle de yakın oldu. Bu yaz gelişinde sürekli bana "taik, tavik" deyip duruyor onun bağlama çalmasından bahsediyordu. Ah tabi ya nasıl da düşünemedim. Elbette ki tanışıyorlar. En yakın arkadaşlarından biri değil miydi Prof. Dr. Cemalettin Göbelez ve onunla da arkadaş değil miydi bizim Laila... Prof. Dr. Cemalettin Göbelez  'Ah Bir Ataş Ver'i çok sesli düzenlemişti. Tevfik Hoca'da bize öğretmişti koro dersinde. Annem ile pazar günleri gittiğimiz Öğretmenler Korosu'nun provalarında karşılaşır fırsatı kaçırmadan parçalar ve repertuar hakkında konuşurduk.  Nevid Kodallı düzenlemesi  'Lofçalı'yı söylemekten aldığı keyfi hatırlıyorum . Ne de çok severdi armoniyi.  Erkan Oğur ve İsmail Hakkı Demircioğlu'nun, 2000 yılında çıkan 'Anadolu Beşik' albümlerindeki 'Oy Benum Sevduceğum' adlı parçayı Tevfik Hoca'ya ithaf etmelerinin en büyük sebebi de aranjesi olsa gerek. Tevfik Hocam olsa herhalde böyle düzenlerdi. Belki de düzenlemişti... Bu sebeple de zaten, "onun düşlediği gökkuşağı armonisi ile..." diye not düşülmüş parçaya.

Böyle de bir facebook grubu kurulmuş anısına, saygıyla...



Hiç yorum yok:

Savruk Yazılar 003 (13 Temmuz Datça- Mesudiye Yangını)

Kask, power bank, su, kumanya, sağlık çantası, kafa feneri…   Yanmaz eldiven, yanmaz gözlük, yanmaz pantolon, yanmaz ayakkabı… Hop orada dur...