Onun gökkuşağı düşlediği armoniydi...
Eminim Tevfik Hoca'yı benden daha iyi anlatacak birçok
müzisyen dostu vardır. Onu kaybettiğimde sadece 12 yaşındaydım. Bulduğumda ise
11 civarı. Okul açıp kapamaya meraklı yurdum bürokratlarının 1993 yılında açığı
ve aynı yıl hiç zaman kaybetmeden kapattığı, ilkokuldan sonra öğrenci alan Türk
Müziği Anadolu Lisesi'nin sınavını kazanmış olduğumu ilk Tevfik Hoca'dan
öğrenmiştim. Kemana gitmek istiyordum (kemana gitmek isteyen pek çok olur, hele
ki o yaşlarda...) Kontenjan doldu, bir de en büyük yalan söylendi:
"ellerin uygun değil!" Sanki kontrbas çalacağım. Fırsat bu fırsat
Tevfik Hoca aldı beni eline, verdi sazı elime, dayandı bağlama karın boşluğuma
iyice, vücudumdan bir parçaya dönüşmek üzere... Ama hiçbir zaman uzvum ol(a)madı!
Sunay Akın ile... İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi |
1956 yılında Tarsus'ta doğmuş. Ankara Gazi Eğitim Fakültesi
Müzik Bölümü'nde öğrenimine devam ederken, İ.T.Ü. Türk Müziği Konservatuarı'nı
kazanmış ve orada öğrenimini tamamlamış. Nida Tüfekçi'nin asistanlığını yapmaya
başlayan Işıktimur, siyasi duruşu nedeniyle muhalif olduğu okul yönetimi
tarafından görevden alınmış. Farklı okullarda kora yönetmeye başlamış. 1981 yılında kurulan Halk Müziği Devlet
Korosu'nun enstrüman bölümünü birincilikle kazanmış. Ancak koro hiçbir zaman
fiilen harekete geçmediğinden -yine yurdum bürokrasisi boş durmuyor- o da bu
göreve başlayamamış. Böbrek rahatsızlığı her
ne kadar müzik yapmasının önünde engel teşkil etse de o bir dolu projede
çalmış, Türkiye müzik tarihine damga vuracak isimlere öğretmenlik yapmaya devam
etmiş. 1985 yılında resmi ve kurumsal olarak
öğretmenlik yapmaya başlamış.
İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi, Gökkuşağı grubu konseri |
1989 yılında kurulan İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar
Lisesi'nde de, Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde kendisine yapılan yanlış iğne
sonucu 39 yaşında yaşamını yitirene kadar öğretmenlik yapmayı sürdürmüştü.
Ölümüne değin hem iyi bir icracı hem de çok iyi bir öğretmen olmuştu.
Bu ülkenin başına gelmiş en iyi müzik olaylarından biriydi
Tevfik Işıktimur. Bunun kıymetini bilenler halen adını zikreder, bazen de çaldıklarını,
söylediklerini ona ithaf ederler. Kimlerin hocası olmamıştır ki... Sadece
öğretmenlik yaptığı dönemde değil, sonraki dönemlerde de İstanbul Anadolu Güzel
Sanatlar Lisesi öğrencisi olmuş herkese bir şekilde değmiştir. İlkay Akkaya'nın
ve Ahmet Kaya'nın hocası olmuştur. Benim
ise öğrencisi olmaktan onur duyduğum öğretmenlerimin ilkidir Tevfik Işıktimur.
Ancak üniversite yıllarında anladım bana kattıklarını... Etnomüzikoloji okumam
tesadüf değildi. Bitki çaylarına olan düşkünlüğüm, dünyanın seslerine bu kadar
açık oluşum ve daha bir sürü şey...
Yaşıyor olsaydı herhalde çok seslilik meselesinde uzun
uzadıya tartışır, zaman zaman çatışırdık da... Öyle çok sevgi ve saygı vardı ki
aramızda, birimiz diğerimizi ya ikna eder ya da olguları bir kenara bırakır
kaldığımız yerden devam ederdik. Daha
doğrusu onun olgunluğu bunu yaptırırdı her ikimize de.
Küçük olmama karşın okulda bana ve yaşıtlarıma birey gibi
davranan belki de tek öğretmenimizdi. 1993 yılında defterinin bir yerine not
aldığı gibi: "Benim gözümde yeri geldiğinde, dünyanın en iyi öğretmeni
öğrenci, en kötü öğrencisi öğretmendir".
Tekirdağ, 1993 |
Odasında demlediği çayların tadı halen damağımda.
Sohbetlerimiz ve en çok da icra tavrı. Odasındaki sandalyeler dünyanın en rahat
koltuğuydu benim ve muhtemelen diğer arkadaşlarım için. Ders olmadığında ve
bağlamasını çalmadığında mutlaka başka müzikler dinlerdi. O oda hiç tınısız
kalmazdı. Uzun yıllar sonra onun baş koyduğu meseleyi bir parça da olsa idrak
ettiğimi düşünüyorum. En azından kendi payıma düşeni almıştım. Onun benim için
ideali Türkiye'nin önde gelen bağlama icracılarından biri olmam yönündeydi ama
ne onun ömrü ne de sistem bunu yapmamıza vefa etmedi. Şimdi durduğum yeri borçlu
olduğum kişilerden biri olduğu için saygı duruşunu niteliğindeki bu yazıyı
kaleme almış bulunuyorum. Ama onun anısına yapılacak en değerli şey belki de
tanıklarla konuşarak yapılacak bir çalışma ve kayıtlarını bulma girişimi
olacaktır. Tevfik Işıktimur'un fiilen içinde bulunduğu ve adının geçtiği
albümleri tespit etmekle başlanabilir mesela.
Umarım ki en kısa zamanda
yapabiliriz.
Laila geldi yıllar sonra İran'dan, uzun yıllardır arkadaştı
bizimkilerle, son birkaç yılda benimle de yakın oldu. Bu yaz gelişinde sürekli
bana "taik, tavik" deyip duruyor onun bağlama çalmasından
bahsediyordu. Ah tabi ya nasıl da düşünemedim. Elbette ki tanışıyorlar. En
yakın arkadaşlarından biri değil miydi Prof. Dr. Cemalettin Göbelez ve onunla
da arkadaş değil miydi bizim Laila... Prof. Dr. Cemalettin Göbelez 'Ah Bir Ataş Ver'i çok sesli düzenlemişti.
Tevfik Hoca'da bize öğretmişti koro dersinde. Annem ile pazar günleri
gittiğimiz Öğretmenler Korosu'nun provalarında karşılaşır fırsatı kaçırmadan
parçalar ve repertuar hakkında konuşurduk.
Nevid Kodallı düzenlemesi
'Lofçalı'yı söylemekten aldığı keyfi hatırlıyorum . Ne de çok severdi
armoniyi. Erkan Oğur ve İsmail Hakkı
Demircioğlu'nun, 2000 yılında çıkan 'Anadolu Beşik' albümlerindeki 'Oy Benum
Sevduceğum' adlı parçayı Tevfik Hoca'ya ithaf etmelerinin en büyük sebebi de
aranjesi olsa gerek. Tevfik Hocam olsa herhalde böyle düzenlerdi. Belki de
düzenlemişti... Bu sebeple de zaten, "onun düşlediği gökkuşağı armonisi
ile..." diye not düşülmüş parçaya.
Böyle de bir facebook grubu kurulmuş anısına, saygıyla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder