6 Haziran 2020 Cumartesi

Karantina günlerinde müzik söyleşileri no.4


12 Haziran’da yeni teklisi ‘’İki Damla’’ Universal Müzik tarafından yayınlanacak olan, geçtiğimiz aylarda da “Dilber” isimli teklisiyle karşımıza çıkan, müzisyen ve tonmaister Denizer ile karantina günlerinde söyleştik.


Muzaffer Çorlu ile gitara başlamışsın… O dönemleri biraz anlatır mısın?

Lise son sınıfta başladım gitar çalmaya, ben bas gitar çalmak istiyordum aslında, Jason Newsted hayranıydım ama “Mutlaka klasik gitarla başla’’ zorlamasıyla klasik gitar kursuna yazıldım. O zaman Muzaffer Hoca yurtdışından yeni gelmişti, benim şansıma oldu ve bana gerçekten sevdirdi klasik gitarı. Sonra rahmetli René Macaroğlu ile caz armonisi ve düzenleme çalıştım üniversite yıllarında. Benim aklım hep şarkı yazımındaydı, enstrüman çalımı üzerine yoğunlaşmadım pek diyebilirim


Point Blank Music School ve Morley College’de de ses mühendisliği eğitimin var. O nasıl bir deneyimdi?


Her iki okul da müthiş deneyimdi benim için. Özellikle Point Blank Music School bana miks ve mastering için yol haritası verdi.

Peki ya Türkiye ve yurtdışı müzik öğrenimi maceralarını karşılaştıracak olsak ne gibi 
farklılıklardan bahsedebilirsin?

Londra’da müzik çok daha büyük bir endüstri ve doğal olarak bu konuda uzman yetiştiren eğitim kurumları daha tecrübeli. En büyük fark bence spesifik konularda eğitim alabilmeniz. Pek çok atölye etkinlikleri oluyor, hafta sonu katılabileceğiniz ya da kısa süreli kurslar var. Ses mühendisliğinin birkaç uygulama alanı var; örneğin “canlı konser” ve “stüdyo mühendisliği” iki ayrı disiplin. Sadece stüdyo mühendisliği yapacak bir kişi ile canlı konserlerde çalışacak kişilerin öğrenmesi gereken farklı konular var. Bunlar için özel olarak dizayn edilmiş kurslar, atölyeler olması bir avantaj. Türkiye de ses mühendisliği daha yeni gelişmeye başladığı için, talep arttıkça bu tarz eğitimlerin de artacağını düşünüyorum.

Asıl ismin Denizer değil, değil mi?


Evet, Deniz derseniz de dönüp bakarım ama alıştım artık.

Kuytu ile bir albüm yaptın. Grup süreci nasıldı?

Kuytu ile 2015’te yayınladık ilk albümü. Zor bir süreç grup olmak ve bunu koruyabilmek. Nitekim ilk albümden sonra grup elemanlarında değişiklik oldu, şimdi farklı bir kadro ile devam ediyoruz. Bu senenin başında 4 şarkıdan oluşan bir EP yayınladık bağımsız olarak.

Hala devam ediyor musun gruptan birileriyle?

İlk kadrodan Gökçe Kölüksüz, davulcumuz ve ben varım. Gitaristimiz ve basçımız değişti. Kuytu ile devam ediyoruz, önümüzdeki günlerde bir araya geleceğiz. Yeni şarkılar var hazırda zaten.

“Dilber”den bahsedelim. Şarkı nasıl ortaya çıktı?

Her şarkım gibi. Bir hikaye geldi aklıma onu takip ettim. Ben şarkılarda genelde hikaye anlatıcısı konumundayım, başımdan geçen şeyleri yazmıyorum. Bazen de bir melodi çıkıyor onu takip ediyorum, bir hikaye anlattırıyor bana. …

Kimlerle çalıştın şarkıda? Kayıt aşaması vs…

Davulda Gökçe vardı, bas gitarda Payam Ghasemi, gitarları ben çaldım. Salih Korkut Peker cümbüşü ile katldı şarkıya, Mustafa Kılıç ve Ferhan Filik perküsyonlarda eşlik etti. Düzenleme, kayıt ve miksi bana ait, mastering Evren Göknar tarafından yapıldı.
Türkiye’de tonmaister olmak nasıl? Biraz bu deneyimlerinden bahseder misin? 

Türkiye de henüz çok bilinen bir meslek grubu değil açıkçası. Daha gruplar bile yeni yeni farkına varıyor ses mühendisinin öneminin. Eskiden çaldığınız mekandaki barmenin ses mühendisliğine soyunduğu günlerden ses mühendisinin grup elemanına dönüşen, grupla beraber konserlerden stüdyo kayıtlarına kadar beraber hareket ettiği bir anlayışa doğru ilerliyoruz. Endüstri geliştikçe, rekabet işin içine girdikçe ses mühendisliği ve doğal olarak çevrenizde duyduğunuz müzik daha tatmin edici bir hale gelicek. Bu da müzik dinleyen, müzik satın alan kişilerin beklentilerini yükseltmesiyle ulaşabileceğimiz bir durum. Eğer bir albümün miksi teknik açıdan yetersiz haldeyken bile hit olabiliyorsa ya da gittiğiniz konser mekanında ses sistemi yetersiz olduğu halde içip eğleniyor ve şikayet etmiyorsanız ses mühendisinin yaratabileceği rekabet unsurundan söz edemeyiz. Türkiye’de benim bir ses mühendisi olarak karşılaştığım en sık sorun yetersiz akustik dizayn ve ekipmanlara sahip konser mekanları.

Covid günleri nasıl geçiyor?

Herkes gibi yeni normalimize adapte olmaya çalışarak geçiyor, genelde stüdyodayım zaten.

Pandemi süreci seni nasıl etkiledi?

Zamanımın çoğunu stüdyoda geçirdiğim için izolasyona alışığım aslında ama spor yapamamak, deniz kenarı ve parklardan, temiz havadan uzak kalmak herkes gibi benim de en zorlandığım şey oldu bu süreçte.

Önümüzdeki süreçte neler yapacaksın?

12 Haziranda 2. Teklim çıkıcak, ismi ‘’İki Damla’’ yine Universal Müzik etiketiyle digital olarak yayınlanacak. Yazın ne getireceğini, bundan sonra nasıl ilerleyeceğimizi ve müziğin yeni normaldeki yerini hep birlikte bekleyip göreceğiz diye düşünüyorum.

 


Savruk Yazılar 003 (13 Temmuz Datça- Mesudiye Yangını)

Kask, power bank, su, kumanya, sağlık çantası, kafa feneri…   Yanmaz eldiven, yanmaz gözlük, yanmaz pantolon, yanmaz ayakkabı… Hop orada dur...