30 Aralık 2008 Salı

Kaşları Çatık Müzik Yazıları - 3


Ulvi Cemal Erkin’in ve Piyano Öğrenimine Yönelik Yazdığı Yapıtları

1930’lu yılların başından itibaren Türkiye’nin kültürel değişim döneminde, hem eğitim hem de müzik alanında önemli roller oynayan Türk Beşleri’nden biri de Ulvi Cemal Erkin’dir. Galatasaray Lisesi’nde öğreniminin bir kısmını tamamlayan Erkin, Paris Konservatuarı’na kabul edilen ilk üç Türk besteciden de biridir. Ulvi Cemal, uzun yıllar Amerika’da kompozisyon öğretmenliği yapan ve ilk kadın orkestra şefi olarak da bilinen Nadia Boulanger ile “Ecole Normale Musique”’de kompozisyon çalışmış, eğitimini tamamladıktan hemen sonra da Musiki Muallim Mektebi’nde piyano ve armoni öğretmenliğine başlamıştır.

Alanındaki ilk ürünlerini Paris’te veren besteci, Türkiye’ye döndükten sonra da kompozisyon çalışmalarını sürdürür ve piyano için beş küçük parça yazarak adını da “Beş Damla – piyano için” (1931) koyar. İlk kez kendisi tarafından Sivas Orduevi’nde seslendirilen (7 Kasım 1931) ve Çağdaş Çoksesli Türk Müziği’nin ilk denemeleri arasında yer alan bu parçalar “oyun, kaya başı, şiir, şaka, oyun” adlarıyla anılır, ancak “Beş Damla” ismiyle benimsenir.

Kendisi gibi Galatasaray Lisesi mezunu olan Cemal Reşit Rey'in de eserlerinde açıkça gözler önüne serilen Empresyonizm’in izleri Ulvi Cemal Erkin'in eserlerinde de görülür. 19. yüzyılın son yarısında Fransa’da, önce görsel sanatlarda görünen Empresyonizm kısa zamanda Avrupa’nın önemli bir bölümündeki sanatçıları sadece resim sanatında değil müzikte de etkilemiştir. Ulvi Cemal Erkin’de bu akımın izlerini taşıyan bestecilerden biridir:

“Sovyet musiki tenkitçisi Prof. A. Veprik “Beş Damla”yı Moskova’da dinleyince armonisini fazlaca aranılmış bulmuş ve bazı ölçülerinde impresyonizm izleri görmüştü. (İzvestia Gazetesi, Moskova:2 Kasım 933).”
Erkin, 1937 yılında “Beş Damla”nın bir parçası olarak da nitelendirilebilen ancak “Beş Damla”dan tamamen bağımsız olan “Çocuklar İçin Yedi Kolay Parça – piyano için” isimli yapıtını yazdı. Bu yapıt “Duyuşlar – piyano için onbir parça”nın (1937) bir kısmını oluşturuyordu. İki farklı ada sahip bu eserler, önce “Duyuşlar” adıyla anılan ve “karışık onsekiz parçalık bir dizi”den oluşan eserlerdi. Besteci içlerinden kolay olan yedi parçayı sonradan ayırarak, “Çocuklar İçin Yedi Kolay Parça” başlığını taşıyan yeni bir dizi oluşturdu ve geriye kalan onbir parça, “Duyuşlar – piyano için onbir parça” adıyla tanındı.

“Duyuşlar” ilk kez 17 Nisan 1947 yılında Ankara Halkevi’nde Erkin’in eşi Ferhunda Erkin tarafından çalındı.

Duyuşlar – Piyano için Onbir Parça (1937)
1. Oyun (Allegro Vivo)
2. Küçük Çoban (andante)
3. Dere (Allegro Vivo)
4. Kağnı (Allegro Vivo)
5. Oyun (Allegro Vivo)
6. Marş (Tempo Di Marcia)
7. Şaka (Vivace)
8. Uçuşlar (Agitato)
9. Oyun (Allegro)
10. Ağlama Yar Ağlama (Lento)
11. Zeybek Havası ( Allegro Moderato)

Eser ayrı ayrı parçalar halinde çalınmakla birlikte, aynı anda çalındığında verdiği izlenim bir bütün olduğu yönündedir.

Birinci parça olan “Oyun” aynı tema üzerinde devinirken, aksak ritimlerin kullanımı da dikkat çekmektedir. Bas ses çoğunlukla tek bir sesi tutmakta ancak, kimi zaman eşlikli bir biçimde temanın ilerlemesine yardımcı olmaktadır. Parça tek bir melodi ve varyasyonlarından oluşmaktadır. Ancak giriş gelişme sonuç gibi sık kullanılan bir yapıya sahiptir.

“Küçük Çoban”da sol el dem tutmak amacıyla eşit aralıklarla aynı notayı tekrar ederken sağ el melodiyi çalmaktadır. Eser içinde piyano her ne kadar bas sesi tutuyor olsa da, serbest devinimde hareket eden sağ elparçanın ölçüsüzlüğünün göstergesidir. Fonksiyonel olarak “geleneksel türk çalgıları”na gönderme yapılırken, “Anadolu ezgileri”nden esinlenerek yazıldığını ortaya koymaktadır.

Ardından gelen “Dere” isimli bölüm “Ulvi Cemal’in Empresyonizmi”nin tam bir göstergesi olarak “betimleme” içermektedir. Eserin adından da anlaşılacağı üzere derenin akışının zamansal tasviri sağ elde verilmiş, sol elin melodik temayı yineleyişi bunu da çesitli sekanslarla bütünlüyor oluşu ise su sesini imgelemektedir. Eserin sonunda ise tek bir su damlası duyulmaktadır.

“Duyuşlar”ın birçok bölümünde olduğu gibi “Kağnı” isimli bölümde de betimleme isteminin izlerini yakından görmekteyiz ki, burada kağnının ilerlerken çıkarmış olduğu gıcırtıların imgelenmesi, disonans seslerin kullanımıyla verilmekte, sol elde ise arabayı çeken öküzlerin adımları resmedilmektedir. Bu imgeleme birinci ölçüden dördüncü ölçüye kadar, forte başlayıp, decrescendoyla öküzlerin hareketlerinin sesini yavaşça hareket etmekte olan arabanın sesinin altına almaktadır ve bunu beşinci ölçüden itibaren belirginleştirmektedir. Eser Largo olarak icra edildiğinde gerçek bir kağnı arabasının tasvir etmektedir. Eser Largo olarak icra edildiğinde gerçek bir kağnı arabasının tasvir etmekteyken “Duyuşlar”ın orijinal edisyonunda ‘Allegro vivo’ olarak görülmekte ve gerçek kağnı tasvirini yerle bir etmektedir. Çocuklara yönelik olarak yazıldığı düşünülen eser bir eğitimci olan Erkin’in yanılsama içinde olduğunu göstermektedir. Pedal kullanımları sol elde icra edilen pedal sesleri tutarak kağnı izlenimini yoğunlaştırmak üzerine kurulmakta, parçanın “gelişme” –B– bölümünde sol elde de, tiz seslerin yazımı ve kullanımı için sol anahtarına geçiş kağnının devindikçe sesinin daha da yoğunlaştığının ve öküzlerin deviniminin daha da azaldığını soyutlamaktadır. Son üç ölçüde ise kağnının uzaklaşma ya da durma hissi işlenmektedir.

Türk Müziği’nin makamsal dizileriyle bir modal oluşturmuş olan Erkin’in bu eserlerinin toplamında, “Anadolu ezgilerine” göndermeler yapıldığı ve asıl “soyutlananın” Anadolu olduğu açıkça ortadadır ki; bu Mahmut Ragıp Gazimihal’in “Ulvi Cemal’in Yeni Yazıları” başlığı ile 15 Mart 1938 tarihli “Varlık” dergisindeki yazısında da belirtilmektedir:


“Öteki “Ondört Piyano Parçası”na gelince; bunlar yakında 18 parçayı bulacak, adı da ona göre değişecekmiş. Hepsini dinledim, piyano susunca memleket sesleriyle sarılmış bulunduğumu duydum; hepsinde Anadolu sesleri ve mahalli renk arama kaygusu esas; ikinci parça bir nevi kanun. Dördüncü, bir halk türkümüzün armonizasyonu ki ondördüncü parça yine bu ezginin başka bir şekilde armonilenmişidir. Parçaların her birinde piyano maharetine ait başka bir fakülteyi belirtecek bir unsur esas tutulmuş. Altıncı parça yine öz bir pentatonik; nükteli bir marş ritmi gösteriyor. Sekizinci parçada da benzer bir nükteci ritim var. Yedinci parça, sağel figürasyonları altında tekerrürlü bir melodi ki, çok şairane. Onuncu parça, tek bir not pedalı üzerinde ağır bir anadolu uzun havasıdır. Onbirinci, bol bir ritim nehri halinde dalga dalga coşarak akıyor; oyun havası halinde. Ritmin durmadan değişmesine rağmen umumundan 5/8 intibaını alıyoruz. Onikinci yine bir halk türküsü. Onüçüncü bir nevi artistik piyano etüdü.”


Özet olarak Ulvi Cemal, “Duyuşlar” ve “Beş Damla” gibi piyano eserlerinde kullandığı “yeni tekniklerle” ve kendi dizileriyle oluşturduğu modal armoniyle pekiştirilmiş önermelerini; kompozitör olduğunun göstergesi olarak, Çağdaş Türk Müziği’nin armonizasyonunun “kimlikleşme” sorununa dair eserlerinin “kimliğiyle”, ortaya koymuştur. Duyuşlar isimli eserinin Erkin’in eğitimci kimliğini yansıtıyor olduğu düşünülürse, piyano öğretmeni olan kimliği hakkında “Duyuşlar” baz alınarak olumlama yapılması tartışmalıdır.

Hiç yorum yok:

Savruk Yazılar 003 (13 Temmuz Datça- Mesudiye Yangını)

Kask, power bank, su, kumanya, sağlık çantası, kafa feneri…   Yanmaz eldiven, yanmaz gözlük, yanmaz pantolon, yanmaz ayakkabı… Hop orada dur...