13 Mayıs 2020 Çarşamba

Müzikle iyileşiyoruz no. 55

Bugün asla unutmamamız gereken, 
unutursak yüreğimizin kurayacağı günlerden biri. Sayılarla aranız iyi olmasa bile unutmamamız gereken bir sayı: 301! Bugün günlerden Soma. Hani o sedye kirlenmesin diye çizmelerini çıkarmayı düşünen madencinin hatırlanma günü. Hani o Yusuf Yerkel'in madenciye tekme attığı ve attığı tekme sonucu ayağının incinmesi sebebiyle tekme attığı kişinin 543 TL ceza aldığı gün (filmde görsem inanmam, ama oldu işte). Bugün günlerden 301 kişinin katledilişini izlediğimiz gün. Aileleriyle birlikte binlerce insanın etkilendiği korkunç bir gün bugün. Kaza değil katliamın yaşandığı bir gün. Sorumsuzluk, denetimsizlik, adaletsizlik, hukuksuzluk hatta ahlaksızlığın kutsandığı gün bugün. 

Daha fazla konuyla ilgili yazmak istemiyorum. Ailemin önemli bir kısmının madenci olduğunu düşündüğümde zaten tüylerim birinci derecen diken diken oluyor. Keşke o dikenleri konunun sorumlularına batırabilsem diye bile düşünüyorum. Ama hissetmezler...


Günün şarkılarından biri Pete Seeger imzasını taşıyor: "If I Had a Hammer" (Çekicim Olsaydı Eğer).

Gelelim şarkıya, Pete Seeger ve Lee Hays tarafından 1942 yılında yazılan parça 1962 yılında popülerliğine Pete, Paul, Mary'nin aynı adlı albümüyle kavuşuyor. Ancak parça en çok Trini Lopez yorumuyla bilinir ve tanınır oluyor. Hatta bu kayıt Grammy'de "En İyi Folk Kaydı" ve "En İyi Vokal Grubu Performans" ödüllerini alıyor. Bu parçayı seçme sebebim Segger'ın  parçayı özellikle maden işçilerine söylemesi. 

Bilindiği kadarıyla şarkı ilk olarak Pete Seeger ve Lee Hays tarafından 3 Haziran 1949'da St. Nicolas Arena'da Smith Act yasasını ihlal ederek Hükümeti devirmekle suçlanan ABD Komünist Parti liderlerine destek amaçlı düzenlenen konserde seslendiriyorlar. 

Şarkı onlarca kez farklı müzisyenlerce de yorumlanıyor. Bunlardan biri Victor Jara'yken diğeriCem Karaca... Hatta şarkı yakın zamanda Türk televizyon kanallarında yayınlanan yarışma programlarından birinde soru olarak bile çıkmış. 

Cem Karaca parçayı 4 Nisan 1964 yılında radyo programında canlı olarak seslendiriyor. Programın sunucusu (sanıyorum ki aslında canlı bir sahne şovunun radyodaki yayını) Karaca'yı Toto Karaca'nın oğlu olarak takdim ediyor. 

Umut, kardeşlerimizin arasında söyleyeceğimiz sevginin şarkısında!
Umut, maden ocaklarında kazma sallayanların haklı direnişlerinde!






If I Had a Hammer

If I had a hammer,
I’d hammer in the morning
I’d hammer in the evening,
All over this land.
I’d hammer out danger,
I’d hammer out a warning,
I’d hammer out love between my brothers and my sisters,
All over this land.
If I had a bell,
I’d ring it in the morning,
I’d ring it in the evening,
All over this land.


I’d ring out danger,
I’d ring out a warning
I’d ring out love between my brothers and my sisters,
All over this land.
If I had a song,
I’d sing it in the morning,
I’d sing it in the evening,
All over this land.
I’d sing out danger,
I’d sing out a warning
I’d sing out love between my brothers and my sisters,
All over this land.
Well I got a hammer,
And I got a bell,
And I got a song to sing, all over this land.
It’s the hammer of Justice,
It’s the bell of Freedom,
It’s the song about Love between my brothers and my sisters,
All over this land.


It’s the hammer of Justice,
It’s the bell of Freedom,
It’s the song about Love between my brothers and my sisters,
All over this land.

Bir diğer parça ise yaşamak için ölüm orucunda olduğunu söyleyen ve alnımızda kara bir leke olarak kalacak, İbrahim Gökçek'in de anısına bir Grup Yorum şarkısı: "Medenciden".  Şarkı ilk olarak 1991 yılında Kalan Müzik  tarafından kaset formatında yayınlanan "Dünden Yarına, Türküler Susmaz Halaylar Sürer" kayıt altına alınıyor. Yine grubun 1998 yılında, Kalam Müzik  tarafından yayınlanan "Yürek Çağrısı" albümüne de ekleniyor. Parçayı son olarak, Grup Yorum'un 2000 yılında yine Kalan Müzik tarafından yayınlanan  "Seçmeler, 15. Yıl" albümünde de dinleyebiliyoruz.  





Madenciden

İndim maden ocağına kara elmas diyarına
Yeryüzü sıcak olsun diye dost
Yıllar boyu kazma salladım suskunca bu zindanda
Çocuklarım gülsün diye dost
Oysa bizim evde gülen yok


Yıllar boyu kazma salladım suskunca bu zindanda
Çocuklarım gülsün diye dost
Oysa bizim evde gülen yok


Yürü derler yürü derler açlığa yürü derler
Kara elmas tabut olmuş gerekirse ölün derler
Günü gelir utanmadan ağlaşana gülün derler dost
Yalanlara artık sabrım yok


Yürü derler yürü derler açlığa yürü derler
Kara elmas tabut olmuş gerekirse ölün derler
Günü gelir utanmadan ağlaşana gülün derler dost
Yalanlara artık sabrım yok


Bugün maden ocağına kara elmas diyarına
İnmedik selam olsun sana dost
Ölesiye ışık hasretiyle solmuş bu yüzlere
Grev grev güneş doğmuş dost
Artık kaybedecek bir şey yok


Ölesiye ışık hasretiyle solmuş bu yüzlere
Grev grev güneş doğmuş dost
Artık kaybedecek bir şey yok


Yeraltında ezilenler yeryüzüne seslenirler
Madenler bizim derler gerekirse ölüm derler
Günü geldi grev derler
Günü geldi grev derler dost
Artık kaybedecek bir şey yok


Yeraltında ezilenler yeryüzüne seslenirler
Madenler bizim derler gerekirse ölüm derler
Günü geldi grev derler
Günü geldi grev derler dost
Artık kaybedecek bir şey yok


Yerin derinliklerinden geldiler
Ellerinde susmak bilmeyen bir yeraltı güneşiyle
Ne kadar diplere bastırılsa
O kadar boğulmak bilmez yankısıyla yüreklerinin
Ağır ağır geldiler
Sonra her gün geldiler artarak geldiler
Kadınları çocukları ve alkışlarıyla
Yoğurt mayalar gibi geldiler
Pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi
Su gibi ateş gibi
Her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına
Yeni yollarla tanıştı ayakları
Her gün yeni kabuklar çatladı
Yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini
Bir kent oldular sonunda
Ve adını değiştirdiler ülkenin

Hiç yorum yok:

Savruk Yazılar 003 (13 Temmuz Datça- Mesudiye Yangını)

Kask, power bank, su, kumanya, sağlık çantası, kafa feneri…   Yanmaz eldiven, yanmaz gözlük, yanmaz pantolon, yanmaz ayakkabı… Hop orada dur...