Bugün 3 günlük sokağa çıkma yasağının ardından sokağa çıkabildiğimiz ilk gün. Küçük bir yerde de yaşıyor olsam en çok sokağa çıkma yasağından sonraki pazartesi günleri dışarıda olmaktan tedirgin oluyorum. Yaşadığım yerdeki en büyük AVM, ortalama bir büyükşehir marketi ve boş boş dolanma yeri de aynı zamanda... Söz konusu market, hala paketli gıda tüketimini bırakmadığımız için mecbur gidilecek yerlerden.
Henüz bankacılık işlemlerini internet ortamına taşımamış olan ailenin 90+ bireylerinin te buradan İstanbul'a yapılması gerekilen işlemleri için de ayda bir bankaya gitme günü. Pazara gelemeyen amca ve teyzeleri evlerinde ziyaret etme günü. Günlerdir göremediğimiz arkadaşlarımıza "Yaklaşmaaa!" nağmeleri eşliğinde ayaküstü sohbet etme günü. Kendini unut, maskeni, dezenfektanını unutma günü. "Aman evladım çok sosyalleşme gözünü seveyim günü". Çocukları, yaşalıları bir yerden başka bir yere transfer etme günü. Acil olmayan doktor işlerinin halledilme günü. Sahibi başka bir yerde kalmak zorunda olan evcil hayvanları besleme günü. Gelmeyi düşleyen ama büyükşehirde çakılı kalmış olan ev sahiplerinin evlerini kolaçan etme günü. Özet olarak Sokağa çıkma yasağından sonraki ilk gün sizi işlere koştukları gün.
İki haftadır pazar geceleri hiç uyuyamıyorum. Öyle sanıyorum ki sebebi hayatımıza güneş gibi doğan "Yeni pazartesi sendromu". Dolayısıyla böyle günlerde yazdığım yazılar da hızlı oluyor. Bütün haftanın "Şurada uzanayım, burada gerineyim, accık daha internette takılayım, hah akşama arkadaşlarla Zoom yapayım" modu biraz değişiyor.
Eskiden gececil hayvanlar gibiydim. Hatta uykuyla hemen hiç aram bile yoktu. Son birkaç ayda ise şahane bir uyku düzenim vardı (tamam arada yine insomnia olduğum zamanlar oluyordu) bütün bu hikayelerden önce. Sabahın ilk ışıklarıyla uyanıyor, tavuk gibi erkenden uyuyordum. Ama son dönemde tam bir düzensizlik... Hayatım da pek düzensiz oldu. Belirlenmemişliğin içinde öyle akıp gidiyorum. Sanırım pek çoğunuzun da böyle oldu.
Bugün, henüz uyanamadığımdan sanırım sabah sabah kafamda dönen parçayı sizinle paylaşmak istiyorum. Fikret Kızılok'un 1983 tarihli "Zaman Zana
İşlere ve alışverişe koşulma günüm olduğu için şimdilik yazacaklarım bu kadar.
Sendromsuz pazartesilere...
Umut bazen uykuda, çoğunlukla uyanıklıkta!
Uyku kardeşim ver elini
Usul usul, damla damla beraber
Eriyelim, eriyelim
Sonra bembeyaz fukura bi bacadan
Tek göz olmuş umutlarla sevdalarla
Tütelim eriyelim
Mavi mavi
Ince ince
Usul usul
Eriyelim
Uyku kardeşim ver elini
Usul usul, damla damla beraber
Erileyim, erileyim
Sonra bembeyaz fukura bi bacadan
Tek göz olmuş umutlarla sevdalarla
Tütelim eriyelim
Mavi mavi
Ince ince
Usul usul
Eriyelim
Henüz bankacılık işlemlerini internet ortamına taşımamış olan ailenin 90+ bireylerinin te buradan İstanbul'a yapılması gerekilen işlemleri için de ayda bir bankaya gitme günü. Pazara gelemeyen amca ve teyzeleri evlerinde ziyaret etme günü. Günlerdir göremediğimiz arkadaşlarımıza "Yaklaşmaaa!" nağmeleri eşliğinde ayaküstü sohbet etme günü. Kendini unut, maskeni, dezenfektanını unutma günü. "Aman evladım çok sosyalleşme gözünü seveyim günü". Çocukları, yaşalıları bir yerden başka bir yere transfer etme günü. Acil olmayan doktor işlerinin halledilme günü. Sahibi başka bir yerde kalmak zorunda olan evcil hayvanları besleme günü. Gelmeyi düşleyen ama büyükşehirde çakılı kalmış olan ev sahiplerinin evlerini kolaçan etme günü. Özet olarak Sokağa çıkma yasağından sonraki ilk gün sizi işlere koştukları gün.
İki haftadır pazar geceleri hiç uyuyamıyorum. Öyle sanıyorum ki sebebi hayatımıza güneş gibi doğan "Yeni pazartesi sendromu". Dolayısıyla böyle günlerde yazdığım yazılar da hızlı oluyor. Bütün haftanın "Şurada uzanayım, burada gerineyim, accık daha internette takılayım, hah akşama arkadaşlarla Zoom yapayım" modu biraz değişiyor.
Eskiden gececil hayvanlar gibiydim. Hatta uykuyla hemen hiç aram bile yoktu. Son birkaç ayda ise şahane bir uyku düzenim vardı (tamam arada yine insomnia olduğum zamanlar oluyordu) bütün bu hikayelerden önce. Sabahın ilk ışıklarıyla uyanıyor, tavuk gibi erkenden uyuyordum. Ama son dönemde tam bir düzensizlik... Hayatım da pek düzensiz oldu. Belirlenmemişliğin içinde öyle akıp gidiyorum. Sanırım pek çoğunuzun da böyle oldu.
Bugün, henüz uyanamadığımdan sanırım sabah sabah kafamda dönen parçayı sizinle paylaşmak istiyorum. Fikret Kızılok'un 1983 tarihli "Zaman Zana
İşlere ve alışverişe koşulma günüm olduğu için şimdilik yazacaklarım bu kadar.
Sendromsuz pazartesilere...
Umut bazen uykuda, çoğunlukla uyanıklıkta!
Uyku kardeşim
Usul usul, damla damla beraber
Eriyelim, eriyelim
Sonra bembeyaz fukura bi bacadan
Tek göz olmuş umutlarla sevdalarla
Tütelim eriyelim
Mavi mavi
Ince ince
Usul usul
Eriyelim
Uyku kardeşim ver elini
Usul usul, damla damla beraber
Erileyim, erileyim
Sonra bembeyaz fukura bi bacadan
Tek göz olmuş umutlarla sevdalarla
Tütelim eriyelim
Mavi mavi
Ince ince
Usul usul
Eriyelim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder