22 Nisan 2011 Cuma

Hip hop da değişti Cartel de

fotoğraf: Alper Ceylan


Almanya'dan gelen 'çocuklar' artık büyüdü, eşofmanlarını çıkarıp, takım elbiselere büründü. Alper Ağa, Erci E., Ichi Baba, M. Ali ve Ole Peter'lı tanıdık ama yeni Cartel 'Bugünkü Neşen Cartel'den' albümüyle tekrar aramızda.








16 yıl önce onlarla ilk tanıştığımızda Cartel, üç farklı gruptan oluşuyordu: Karakan, Erci E. Cinayi Şebeke... Şimdi onlar tek isimle Cartel olarak yeniden dönüş yaptılar. Geçen bunca zamandan sonra birlikte yaptıkları ilk albümleri 'Bugünkü Neşen Cartel'den', Grgdn Müzik etiketiyle yayınlandı. Hem giyimleri hem de müzikleri değişen, zamana ayak uyduran tanıdık ama yepyeni Cartel bir kez daha gündemimizde.
- Aradan çok uzun bir zaman geçti. Bütün bu zamanda neler yaptınız?
Alper Ağa:
Cartel'in albümünün çıktığı 95 yılı bizim için yoğun bir dönemdi. 95-96 konserlerle geçti ve 97 yılına kadar böyle devam etti. Sonra Erci E. ve Karakan solo albümler çıkardı. 97'den itibaren menajerimizle isim hakkımızla ilgili olarak sorunlar yaşadık. Mahkemeye başvurduk; 2001 yılına kadar sürdü. İsim haklarının geri dönmesiyle birlikte biz de çalışmalarımıza devam etmeye başladık. Altyapı toplanması, söz yazma, fikir yürütme bunlar da birkaç sene sürdü. Çünkü Cartel'in en büyük sorunlarından biri hepimizin ayrı şehirlerde hatta ülkelerde olmamız. Dolayısıyla bu da bizi yavaşlattı. Türkiye'de yeni bir şirket arayışı içindeydik, Manga sayesinde Grgdn'la tanıştık ve anlaştık, onlarla birlikte 1 yıldır da bu albümü hazırlıyoruz.
- 16 yıl sonra neden albüm yapma gereksinimi duydunuz?
Erci E.:
Müzik yapmayı seviyoruz en başta. Bu proje bitmiştir hayatına bak diye ayrılmadık biz hiçbir zaman. Bize hep 'Ne güzeldi Cartel. Neden 2. albümü yapmadınız?' diyenler oluyordu. Bir araya geldiğimizde de bunun zorlama bir iş olmayacağını gördük. Albümün şu anki haline bakınca da bunun doğru bir karar olduğunu görüyoruz. Şimdiki durum farklı; Cartel de değişti, zaman da...
Alper Ağa: 95'te biz birdenbire durduk ve bitmemiş bir işi tamamlamamız gerekiyordu. Elbette bu son albüm de olmayacak.
ESKİ RUHUMUZ KAYBOLMADI
- Bomba gibi döndünüz ve patlamaya hazır mısınız?
Erci E.:
Bu albümü hazırlamak uzun zaman aldı. Eski Cartel atmosferinden hiçbir şey kaybolmadığını gördük. Böylelikle de bu albümü hazırlamaya başladık. Zaman içinde herkesin karakteri oturuyor, zevki daha belli oluyor. Bu albümde dinlediğimiz şeyler olsun istedik. Yeni fikirler çıkıyor. Bu fikirleri özgür bıraktık. Eski Cartel'in kopyası olmasın istedik. Bugün dinleyici olarak ne dinlemek istiyorsak onu yaptık. Bu sebeple evet, bomba gibi bir dönüş.
- Sizin dinlediğiniz şeyler nelerdir ve albümde bu anlamda neler var?
Erci E.:
Hip hop çerçevesi içinde bir albüm olsun diye diretmedik. Elbette hip hoptan geldiğimiz belli ve bu içimizde var. Bunu da atmak istemiyoruz. Ama bugünkü yeni etkilerle birlikte daha müzikal bir albüm oldu. Eskiden rap ya da hip hop kuru bir ritim, sample üstüne sözdü. Bu hip hopun genel anlamında da bir değişiklik ve bizim zevkimizde de o değişiklik oldu. Kendimizi sınırlamadık.
Alper Ağa: Dünyadaki hip hop değişti zaten. ABD ve Avrupa'da da bu müzik değişti.
- Cartel bugün nereden bildiriyor?
Alper Ağa:
Cartel 95'te çıktığında biz Almanya'dan gelen gurbetçi çocuklardık. Almanya'yı tanıyor Türkiye'yi tanımıyorduk. Cartel nasıl ki bir şeyleri değiştirdiyse, biz de Türkiye'den ve başka şeylerden etkilendik. Burada daha fazla zaman geçirdik. Yeni albümde Almanya'nın sokaklarından değil Beyoğlu'nun barlarından da bildiriyor olabiliriz. 
- Rap aslında 'zenci' müziği. Sizin Almanya'da 'zenci' hissettiğiniz zamanlar oldu mu? 
Erci  E.:
Dışlanmış bir azınlık durumuysa bu, evet. Hip hopu bu yüzden belki de çabuk özümsedik. Kendi yorumumuzu yaptık.
Alper Ağa: Ama bu da geride kaldı. 70'lerin, 80'lerin hatta 90'ların fenomeniydi. Çünkü o zaman Almanya'da yaşayan azınlıklar kendilerini azınlık gibi hissediyordu. Çünkü izole haldeydiniz ve kendi kültürünüzle iletişiminiz yoktu. Ne Türk televizyonu ne de gazetesi orada yoktu. Sürgündeymiş gibi bir hayat yaşanıyordu ki bu da sadece Türkler için değil bütün azınlıklar için böyleydi. Dünya global bir köy olduktan sonra bunların hepsi değişti. Alman toplumu da değişti. Orada artık multi-kültürel bir durum var.
Almanya'da çok daha iyi anlaşıldık
- O dönem ilk çıkış yaptığınızda bir kısmımız sizi yanlış anladı. Sizin için nasıl bir süreçti o?
Alper Ağa:
Bazı gazeteler ve yayın organları bize 'milliyetçi' damgasını vurdu. Ama Almanya'da böyle olmadı. Orada biz daha iyi anlaşıldık. Şu anda halen Türkiye'de bizim için milliyetçi diyen birilerinin olduğunu düşünüyorum.
Erci  E.: Çoğumuz Almanya'da doğup büyüdüğümüz için Türkiye bizim için anavatan ve büyük bir sıcaklık demekti. 1995 yılında albümü yaparken Türkiye'de çıkacağını bile düşünmüyorduk. Hesapta yoktu böyle bir şey. Bizim gibi düşünen gençler için underground hip hop bir albüm olacaktı. Klibin, böyle düşünülmesinde büyük bir payı var. Komik olan o klibi de Alman bir şirket çekti. Amblemimiz de bir Alman tarafından yapıldı. Türkçe sözlü rap'e uygun olanın Türkiye sembolleri olduğu düşünüldü o dönemde. Albüm burada çıkınca farklı düşülmesine sebep oldu. Yurtdışında Türk olmak başka bir şey oysa. O dönemki albüm ırkçı saldırılara karşı bir isyandı. O albümde de 12 parçadan sadece 4'ü isyan ve politik temalı. Milliyetçi olsak aramıza neden Alman ve Kübalı alalım ki?
Eşofmanları artık evde giyiyoruz
- Eskiden eşofman vardı şimdi takım elbise...
Alper Ağa:
Biz artık o eşofmanları evde giyiyoruz. Dışarı çıkarken işe gider gibi giyiniyoruz. Şaka bir yana artık eşofmanın kendimize yakışmayacağını düşünüyoruz. Bu, yaşını kabul etmekle ilgili bir şey insan kendini nasıl rahat hissediyorsa öyle giyinmeli.
Erci E.: 'Cartel albümü yapacağız hadi üstümüzdekileri çıkarıp eşofman giyelim' diyemezdik. İş kıyafeti gibi olurdu. Normal hayatımızda nasıl geziyorsak öyle giyinelim dedik. Tabii ki her gün böyle gezmiyoruz ama şimdiki yaşantımıza biraz daha yakın kıyafetler içindeyiz.
Ichi Baba Trabzon'u seviyor
Cartel, önümüzdeki süreçte turneye çıkıp konser verecek. Turnede uğrayacakları yerlerden biri de Trabzon. Çünkü Ichi Baba Trabzon'a aşık. Hamsiye ise bayılıyor. 'Türkiye'de yaşayacak olsam orada yaşarım' diyor; 'İstanbul New York gibi. Ama orası çok farklı... Bir de Sezen Aksu'yla düet yapmak isterim' diye ekliyor. Grubun Alman üyesi Ole Peter ise Barış Manço'nun müziğini, müzikteki oryantal öğeleri ve Mevlevi müziğini seviyor. Mercimek başta olmak üzere Türk yemeklerinin hepsini çok lezzetli buluyor.

Hiç yorum yok:

Savruk Yazılar 003 (13 Temmuz Datça- Mesudiye Yangını)

Kask, power bank, su, kumanya, sağlık çantası, kafa feneri…   Yanmaz eldiven, yanmaz gözlük, yanmaz pantolon, yanmaz ayakkabı… Hop orada dur...