1. kemanda Eser Kıvrak, 2. kemanda Olgu Kızılay, viyolada Efdal Altun ve viyolonselde Çağ Erçağ... Ve karşınızda sadece Türkiye'nin değil, dünyanın bir numaralı Quartet'i.
Borusan Quartet, Türkiye'de klasik Avrupa müziği icra edip de haberi en fazla yapılan gruptur herhalde. Gürer Aykal'ın çocuğu gibi olan Borusan Quartet, Türkiye'yi dünyanın dört bir yanında temsil ediyor. Kostümlerinden aldıkları ödüllere onlar hep gündemde. Borusan Quartet elemanlarını bir arada yakalamak zor olduğundan, grubun viyolacısı Efdal Altun'la konuştuk.
- Quartet'in müzik danışmanlığını klasik Avrupa müziği, oda müziği ve yaylı sazlar dörtlüleri içinde efsane olarak bilinen Alben Berg Quartet üyelerinden, Gerhard Schulz yapıyor. Birlikte çalışma süreci nasıl gelişti?
Alben Berg Quartet artık bir arada değil ama Gerard Schulz, Esen Kıvrak vasıtasıyla grubun danışmanlığı yapmaya başladı. Schulz ile daha çok Beethoven, Mozart ve Schubert gibi bestecilerin yapıtlarını çalışıyoruz. Schulz'un sunduğu repertuar üzerinde uzmanlaşmak üzereyiz.
- Başka kimlerle çalıştınız?
İcracılıkta, öğrenme süreci hiç bitmiyor ve üstelik sürekli kendini ilerletmek zorunlu. Maxim Vengerov, Jashua Epstein ve Juilliard Quartet gibi kişi ve grupların çalışmalarına katılabildiğimiz için şanlıyız.
- Türkiye'de Quartet olmak zor mu?
Daha önce kurulan oda müziği gruplarının çoğu imkansızlıklar yüzünden dağıldı. Gürer Aykal bize bol bol tembih etti ve hala da ediyor; 'sakın kavga etmeyin ve kimsenin sözüne bakmayın, sadece yolunuza bakın...'
TÜRK BESTECİLERLE GELEN BAŞARI
- New England Oda Müziği Vakfı'nın düzenlediği yarışmada birinci oldunuz. Yarışmadan ve sonraki süreçten bahseder misiniz?
Geçtiğimiz Mayıs ayında New York, Carnegie Hall'da finali gerçekleştirilen ve 88 topluluğun katıldığı 2010 ICMEC Uluslararası Oda Müziği Topluluğu Yarışması'nda birinci olup altın madalya aldık. Bu yarışmadan önce hiçbirimiz daha önce bireysel olarak bile yarışmaya katılmamıştık. Yarışmaya katılmamızdaki motivasyonlarımızdan biri Amerika'ya gitmek istememizdi! Yarışmanın yaş sınırının olmaması da cabası oldu. Ön elemeyi Ulvi Cemal Erkin'in, finaliyse, Fazıl Say'ın bir bestesiyle geçtik. Amerika'da, oda müziğinin kilometre taşı eserleri çalan, yine kilometre taşı gruplara karşı Türk bestecileriyle birincilik kazandık.
- Yurtdışı konserlerinizde ne gibi deneyimler yaşıyorsunuz?
Bu konserler sayesinde ünlü isimlerle bir araya gelebilme olanağı buluyoruz. Ünlü keman virtüözü Maxim Vengerov artık sahneye çıkmayacağından birlikte çalamayacağız belki ama dünyaca ünlü çellist Yo-Yo Ma'yla aynı sahneyi paylaşma ihtimalimiz var.
- Bir albüm çalışması mı var?
İlk albüm çalışması olarak geçen Şubat ayında Borusan Müzik Evi'nde bir kayıt yaptık. Gürer Aykal'ın oğlu Can Aykal kayıt masasının, Gürer Aykal da Quartet'in başındaydı. A. Adnan Saygun'un ve U. Cemal Erkin'in yapıtlarının yanı sıra, Gürer Aykal'ın Saygun'un öğrencisiyken yazdığı 'Gürer Aykal Quartet' isimli yapıtını da çaldık ve albüme koyduk. Bu albüm yakında piyasada olacak.
ENSTRÜMANLAR BÜYÜLÜ GİBİ!
- Kullandığınız enstrümanlar da en az Quartet'in kendisi kadar konuşulmaya değer. Biraz enstrümanlardan bahsedebilir misiniz?
Quartet'te 1590 yapımı A&H Amati 'Baron Knoop' keman, 1662 yapımı Nicolo Amati keman, 1742 yapımı Testore viyola ve 1740 yapımı Petrus Guarneri viyolonsel var. Oda müziğinde entonasyon yani enstrümanların birbiriyle uyumu son derece önemli. Enstrümanın kalitesi bir kenara dursun, eğer tınıları birbirine uyum göstermezse o müziğin dinlenilmesi zor olabilir. Bu çalgıların en büyük özelliği aynı dönemde ve aynı ekolde yapılmış olmaları. Dünyanın en ünlü keman yapımcısı Stradivarius'un ustası, Amati... Testore ve Guarneri de aynı ekolden geliyor. Hepsi İtalyan ve sesleri de birbirinin aynı. Sanki biri onlara büyü yapmış da onlar aynı sese sahip olmuş gibi. Hepsi de salon enstrümanları. Yani salonda çalındıklarında orijinal tınılarını veriyorlar. Eğer bu sazları dinleyecekseniz dibine girmememizi tavsiye ediyoruz. Çünkü en güzel tınıyı salonda ama uzaktan veriyorlar. Bir çalgının cilası bile onun tınısına etki ediyor.
- Nasıl kiralandılar?
Borusan Quartet'in 2. kemancısı Olgu Kızılay'ın önerisiyle enstrümanların kiralanması düşünüldü, ardından İsviçre'de enstrüman kiralayan Maggini Vakfı'yla iletişime geçildi. Elbette her önüne gelen müzisyen gidip bu enstrümanları kiralayamıyor. Özgeçmişiniz ve enstrümanı nasıl çaldığınız son derece önemli. Bunlar önce araştırılıyor. Vakfın başkanı İstanbul'a gelip Müzik Festivali'nde bizi dinledi, sonra önümüze son derece değerli bu enstrümanları koydu. Vakıfla, Borusan Kültür Sanat'ın işbirliği sonucunda da enstrümanlar kiralandı.
- 18. yüzyıl yapımı, Testore'yle çalmak nasıl bir his?
Enstrümanınızı iyi bir seviyede çalıyor olmanız gerekiyor. Elinizdeki enstrümanın kalitesi, icranızı çok değiştiriyor. Bazı enstrümanların teknik zorlukları var. Böyle bir enstrümanla performans gerçekleştirdikten sonra da başka bir enstrümanla çalmak, çok kolay olmayacak. Herhalde bu enstrümanların kiralama süresi bittikten sonra başka enstrüman kiralama yoluna da gidilecektir.
Borusan Quartet, Türkiye'de klasik Avrupa müziği icra edip de haberi en fazla yapılan gruptur herhalde. Gürer Aykal'ın çocuğu gibi olan Borusan Quartet, Türkiye'yi dünyanın dört bir yanında temsil ediyor. Kostümlerinden aldıkları ödüllere onlar hep gündemde. Borusan Quartet elemanlarını bir arada yakalamak zor olduğundan, grubun viyolacısı Efdal Altun'la konuştuk.
- Quartet'in müzik danışmanlığını klasik Avrupa müziği, oda müziği ve yaylı sazlar dörtlüleri içinde efsane olarak bilinen Alben Berg Quartet üyelerinden, Gerhard Schulz yapıyor. Birlikte çalışma süreci nasıl gelişti?
Alben Berg Quartet artık bir arada değil ama Gerard Schulz, Esen Kıvrak vasıtasıyla grubun danışmanlığı yapmaya başladı. Schulz ile daha çok Beethoven, Mozart ve Schubert gibi bestecilerin yapıtlarını çalışıyoruz. Schulz'un sunduğu repertuar üzerinde uzmanlaşmak üzereyiz.
- Başka kimlerle çalıştınız?
İcracılıkta, öğrenme süreci hiç bitmiyor ve üstelik sürekli kendini ilerletmek zorunlu. Maxim Vengerov, Jashua Epstein ve Juilliard Quartet gibi kişi ve grupların çalışmalarına katılabildiğimiz için şanlıyız.
- Türkiye'de Quartet olmak zor mu?
Daha önce kurulan oda müziği gruplarının çoğu imkansızlıklar yüzünden dağıldı. Gürer Aykal bize bol bol tembih etti ve hala da ediyor; 'sakın kavga etmeyin ve kimsenin sözüne bakmayın, sadece yolunuza bakın...'
TÜRK BESTECİLERLE GELEN BAŞARI
- New England Oda Müziği Vakfı'nın düzenlediği yarışmada birinci oldunuz. Yarışmadan ve sonraki süreçten bahseder misiniz?
Geçtiğimiz Mayıs ayında New York, Carnegie Hall'da finali gerçekleştirilen ve 88 topluluğun katıldığı 2010 ICMEC Uluslararası Oda Müziği Topluluğu Yarışması'nda birinci olup altın madalya aldık. Bu yarışmadan önce hiçbirimiz daha önce bireysel olarak bile yarışmaya katılmamıştık. Yarışmaya katılmamızdaki motivasyonlarımızdan biri Amerika'ya gitmek istememizdi! Yarışmanın yaş sınırının olmaması da cabası oldu. Ön elemeyi Ulvi Cemal Erkin'in, finaliyse, Fazıl Say'ın bir bestesiyle geçtik. Amerika'da, oda müziğinin kilometre taşı eserleri çalan, yine kilometre taşı gruplara karşı Türk bestecileriyle birincilik kazandık.
- Yurtdışı konserlerinizde ne gibi deneyimler yaşıyorsunuz?
Bu konserler sayesinde ünlü isimlerle bir araya gelebilme olanağı buluyoruz. Ünlü keman virtüözü Maxim Vengerov artık sahneye çıkmayacağından birlikte çalamayacağız belki ama dünyaca ünlü çellist Yo-Yo Ma'yla aynı sahneyi paylaşma ihtimalimiz var.
- Bir albüm çalışması mı var?
İlk albüm çalışması olarak geçen Şubat ayında Borusan Müzik Evi'nde bir kayıt yaptık. Gürer Aykal'ın oğlu Can Aykal kayıt masasının, Gürer Aykal da Quartet'in başındaydı. A. Adnan Saygun'un ve U. Cemal Erkin'in yapıtlarının yanı sıra, Gürer Aykal'ın Saygun'un öğrencisiyken yazdığı 'Gürer Aykal Quartet' isimli yapıtını da çaldık ve albüme koyduk. Bu albüm yakında piyasada olacak.
ENSTRÜMANLAR BÜYÜLÜ GİBİ!
- Kullandığınız enstrümanlar da en az Quartet'in kendisi kadar konuşulmaya değer. Biraz enstrümanlardan bahsedebilir misiniz?
Quartet'te 1590 yapımı A&H Amati 'Baron Knoop' keman, 1662 yapımı Nicolo Amati keman, 1742 yapımı Testore viyola ve 1740 yapımı Petrus Guarneri viyolonsel var. Oda müziğinde entonasyon yani enstrümanların birbiriyle uyumu son derece önemli. Enstrümanın kalitesi bir kenara dursun, eğer tınıları birbirine uyum göstermezse o müziğin dinlenilmesi zor olabilir. Bu çalgıların en büyük özelliği aynı dönemde ve aynı ekolde yapılmış olmaları. Dünyanın en ünlü keman yapımcısı Stradivarius'un ustası, Amati... Testore ve Guarneri de aynı ekolden geliyor. Hepsi İtalyan ve sesleri de birbirinin aynı. Sanki biri onlara büyü yapmış da onlar aynı sese sahip olmuş gibi. Hepsi de salon enstrümanları. Yani salonda çalındıklarında orijinal tınılarını veriyorlar. Eğer bu sazları dinleyecekseniz dibine girmememizi tavsiye ediyoruz. Çünkü en güzel tınıyı salonda ama uzaktan veriyorlar. Bir çalgının cilası bile onun tınısına etki ediyor.
- Nasıl kiralandılar?
Borusan Quartet'in 2. kemancısı Olgu Kızılay'ın önerisiyle enstrümanların kiralanması düşünüldü, ardından İsviçre'de enstrüman kiralayan Maggini Vakfı'yla iletişime geçildi. Elbette her önüne gelen müzisyen gidip bu enstrümanları kiralayamıyor. Özgeçmişiniz ve enstrümanı nasıl çaldığınız son derece önemli. Bunlar önce araştırılıyor. Vakfın başkanı İstanbul'a gelip Müzik Festivali'nde bizi dinledi, sonra önümüze son derece değerli bu enstrümanları koydu. Vakıfla, Borusan Kültür Sanat'ın işbirliği sonucunda da enstrümanlar kiralandı.
- 18. yüzyıl yapımı, Testore'yle çalmak nasıl bir his?
Enstrümanınızı iyi bir seviyede çalıyor olmanız gerekiyor. Elinizdeki enstrümanın kalitesi, icranızı çok değiştiriyor. Bazı enstrümanların teknik zorlukları var. Böyle bir enstrümanla performans gerçekleştirdikten sonra da başka bir enstrümanla çalmak, çok kolay olmayacak. Herhalde bu enstrümanların kiralama süresi bittikten sonra başka enstrüman kiralama yoluna da gidilecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder