22 Nisan 2011 Cuma

Kalipso Kralı'nın oğlu artık Salsa Kralı

Fotoğraf: Alper Ceylan


Kalipso Kralı Metin Ersoy, yılların eskitemediği bir müzisyen. Oğlu da onun yolunda hızlı adımlarla ilerliyor ama tek farkla. Emir Ersoy, kalabalık orkestrası Projecto Cubano'yla ve pop müziğin önde gelen isimleriyle birlikte yaptığı '10 Şarkı 10 Şarkıcı' isimli albümüyle adından daha da sık söz ettirecek gibi görünüyor.


Metin Ersoy 60'lı yıllardan beridir Kalipsoyla iç içe. Yedek subaylığını yaptığı Kore'de bu müzikle tanışan ve Türkiye'de kalipsoyla ilgili çalışmalar yapmayı kafasına koyan Ersoy, zorlu yollardan geçtikten sonra bunu başarmış bir müzisyen.  'Gemi'de şarkısını 7'den 70'e hepimizin ezbere biliyor olması da bu başarının en büyük göstergesi olsa gerek. 'Kalipso Kralı' lakabıyla daha çok bilinen ve şarkıları dillerden düşmeyen Metin Ersoy'un oğlu da kendi gibi müzisyen. Küçük yaşlardan beri müzikle iç içe olan Emir Ersoy ise gönlünü Latin müziğine kaptırmış. 1997 yılından itibaren birçok farklı müzisyenle birlikte çalışan ve müzik hayatı boyunca başarıdan başarıya koşan Emir Ersoy da babasının yolunda. Yakında onun için de 'Latin müzik kralı' denirse şaşırmamak gerekir. Çünkü o, bu işi Türkiye'de hakkıyla yapan sayılı müzisyenlerden. Her iki müzisyenin de başarılarını, müziklerini ve anılarını konuştuk.
- Nasıl Kalipso Kralı oldunuz?
Metin Ersoy: Bu ismi bana İlham Gencer abim taktı. 60'lı yıllarda onunla radyo programları yaptım, beraber çalıştık. Lakap takıldı mı gidiyor.
- İlham Gencer dışında, Şevket Uğurluer, Erol Pekcanlar'la da birlikte çalıştınız.
M.E.: Tabii! İlhan Feyman orkestrası... Onlar çaldılar bana. Ben İsmet Siral'la İskandinav ülkelerinde dans müziği şarkıcılığı da yaptım. Ama genelde şov yapardım. Ankara konserlerim büyük olay yarattı. Gişe kırıldı. Bütün okullar hücum etmişti. Artık klasikleştik.
- Ardınızdan da oğlunuz yetişti...
M.E.: Evet, o ilk piyanonun başına oturduğunda 'Arkadaşım Eşek'i çalmıştı. Bol bol müzik dinler, söylemediğim şarkıları bulup çıkarıp önüme koyardı. O da Latin müziğin güzelliğine kapıldı. Ben 'Kalipso Kralı'ydım, oğlum 'Salsa Kralı' oldu. Küba tarzını seviyor.
- Oğlunuzla pek çok kere aynı sahneyi paylaştınız ve halen de paylaşıyorsunuz...
M.E.: En son 26 Mart'ta birlikte sahnedeydik. Benim için çok keyifliydi. Oğlum nefesimi ve ne yapacağımı biliyor ve sahnemiz de çok keyifli geçiyor. Çok güzel bir orkestrası var. Kübalı çocuklar var.  Emir'in Amerikalı arkadaşları da konserde çaldılar.
- Birlikte sahneye çıkmaya devam edecek misiniz?
M.E.: Yeni gençlik de beni tutmaya başladı. Daha ne kadar sahnede olacağım bilmiyorum. Yaşımı aldım bayağı ama demek ki müzik insanı genç bırakıyor.

ÇOCUKKEN ÇOK UTANGAÇTIM
- Kral ilan edilmiş bir müzisyenin oğlu olmak nasıl bir şey?
Emir Ersoy: Babam eski sanatçıların arkadaşı. Beraber çalışılacağı zaman diyaloglar daha çabuk ilerliyor.
- Çocukluktan beri hep sahnedeydiniz, bundan biraz bahseder misiniz?
E. E.: Utanırdım. Kimse beni sahnede çalarken görmesin isterdim. Önümde perde olmalıydı.
M. E.: Sıkılgandı. Ama sonradan açıldı.
- Sizin şu anda devam ettiğiniz birçok çalışmanız var...
E. E.: Biri 'Projecto Cubano' adını verdiğimiz büyük bir salsa orkestrası. Şu anda en aktif projemiz o. Yabancı müzisyenlerin katılımıyla sürekli konserler veriyoruz. Bazıları featuring konserler oluyor. Daha önce yaptığım enstrümantal albümümle de caz festivallerine katılıyorum.  Ankara, İstanbul festivallerinde çaldık. Amerika'da küçük bir turne yaptık. Ama en aktif projemiz bu albümü yaptığımız, 'Projecto Cubano'.
- Yaptığınız ilk iş, Alpay'la çalışmaktı...
E. E.: Evet, 1997-2000 yılları arasında birlikte çalıştık. Benim yaptığım ilk pop projesiydi. O zamana kadar kendi gruplarımla çalıyordum ve onlarla konserler yapıyorduk. Pop müzik alanında piyasaya girmem Alpay'la oldu. Ona piyano çalan arkadaşın ayrılması sonucu, onun orkestrasına katıldım. 2 gün evinde kaldım. 2 günde bütün parçalarını ezberlemem gerekiyordu. Çünkü konser vardı. Alpay Abi'yle 3 sene kadar çalıştık. Sonra onun 'Best of Alpay' albümünün aranjörlüğünü yaptım. Ardından diğer müzisyenlerle çalıştım. Keremcem, Yaşar, Sibel Tüzün, Bengü, Tarkan, Gülşen ve daha birçok sanatçıyla.

ALBÜMÜ SOKAK HAYVANLARINA ADADIK
- Albümden biraz bahseder misiniz?
E. E.: Meşhur olmuş pop şarkıcılarının meşhur olmuş şarkılarını aldık ve Latin müziğine uyarladık.  Ajda Pekkan'dan Yaşar'a, Kenan Doğulu'dan Deniz Seki'ye müzisyenlerin parçaları var albümde. Albümden önce ben Latin olabilecek 15-20 parça seçtim, onların 10 tanesini albüme koymaya karar verdim. Dolayısıyla da önce albümün adı belirlendi: '10 Şarkı 10 Şarkıcı'. O şarkıların sahiplerini stüdyoya davet edip benim için tekrar şarkıları söylemelerini rica ettim. Albümde birkaç şarkı dışında şarkıları orijinal sahipleri söyledi. Daha sonra da albümü sokak hayvanlarına adadık.

Neşeli müzik çalınca herkes dans ediyor
- Sizce Türkiye'de Salsa'ya olan ilgi nasıl?
E. E.: Salsa oldukça yaygın aslında. Neredeyse her köşe başında bir Latin dans okulu var. Nereye gidip çalsak dans eden birileri oluyor.
- Birlikte sahneye çıkıyorsunuz. Hiç zorlandığınız zamanlar oldu mu?
E. E.: Hayır. Ben ne zaman nerede ne olacağını artık ezbere biliyorum.
- ilginç anılarınız oldu mu?
M. E.:  Emir daha çok ufaktı ama piyano çalıyordu. Gittiğimiz tatil yerinde oranın animatörleriyle anlaşma yapmış ve sahneye çıkmıştım. Müzisyen lazım olmuştu ve orada bana uygun bir biçimde eşlik edecek birileri bulunamamıştı.  Emir'den bir parçada bana eşlik etmesini istemiştim. Ama onun aklı top oynamaktaydı. Geldi, çaldı ve arkasını dönüp gitmeye yeltendi. 'Oğlum hani selam verecektin' dedim. Tersi döndü herhalde, seyirciye arkası dönük bir biçimde selam verdi. Komik bir görüntüydü.

Metin Ersoy, 70'lerden bugüne 'Gemide'yi anlatıyor
''Gemi' şarkısını, 1965-70 arasında yapmıştım. 1970 yılında parça popüler oldu. 70'ler, 80'ler geçti, 90'larda Yaşar ve birileri daha parçayı söyledi. Bugün yıl 2011 ve ben halen, o parçayı söylediğimde, 7'den 70'e herkes bu şarkıya eşlik ediyor. Demek ki belleklere yerleşmiş. Şimdi şarkılar 1-2 ay sonra unutuluyor. İz bırakmak mühim. İz bıraktığım için de böyle bir delikanlı yetiştirdiğim için de mutluyum.'

Hiç yorum yok:

Savruk Yazılar 003 (13 Temmuz Datça- Mesudiye Yangını)

Kask, power bank, su, kumanya, sağlık çantası, kafa feneri…   Yanmaz eldiven, yanmaz gözlük, yanmaz pantolon, yanmaz ayakkabı… Hop orada dur...