Gürcistanlı grup The Shin, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda
verdiği konserde kimilerine gına gelen, kimilerininse çok sevdiği ‘Kolbastı’yı
farklı bir yorumla izleyiciye sundu.
Zaza Miminoshvili, Zurab J. Gagnidze ve Mamuka Gaganidze’den
oluşan The Shin, geçtiğimiz Çarşamba günü Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda bir
konser verdi. Dünyanın çeşitli ülkelerinin konser salonlarında ve şehir
meydanlarında verdikleri konserleri büyük ilgi gören ve hatta tıka basa dolan The
Shin’in İstanbul konserinde ne yazık ki CRR’nin yarısı bile dolu değildi. Ama
bu ne onların moralini bozabildi, ne de izleyicinin psikolojisini değiştirdi. Sahneye farklı müzisyenlerle birlikte çıkmayı
gelenek haline getiren gruba, garmonda Nariman Umierov, üflemelilerde ve
vokalde muhteşem sesiyle ve nefesiyle Valeriu Bogheanu, vokali ve dansıyla
Aleksandre Chumburidze eşlik etti.
‘Cilveloy nanayda…’
Fuat Saka’nın müziğine aşina olanlar için The Shin yabancı
gelmeyecektir. Çünkü Fuat Saka’nın sounduyla The Shin’in soundu birbirinin
içinden çıkmış gibidir. Özetle müziklerinin temeli neredeyse aynı. Bu ilişki
sayesinde kültürler de birbirine dokunuyor. Zaza Miminoshivili’nin “aslında
bunu tekno yapmaya ihtiyacınız yok. Çünkü orijinal haliyle çok güzel” dediği
‘Kolbasti’yı da albüme koymaları yine bu tanışıklık ve işbirliği sayesinde
olmuş. Aynı şekilde ‘Temel: Walkin' and Smokin' in NYC’ isimli şarkı da… Saka,
zaman zaman The Shin’le birlikte dünyanın herhangi bir yerinde sahne alıyor ve
albümlerinde de grupla birlikte çalıyor.
Bu yüzden The Shin’in ‘Black Sea Fire’ isimli albümünde
Türkçe sözlü şarkı duyarsanız buna şaşırmamanız gerektiğini şimdiden
söyleyelim. Konser programlarına aldıkları ‘Cilveloy’ da yine albümlerinde var.
Söz konusu albümle Karadeniz müziğini bir bütün olarak dinleyiciye sunuyorlar.
Bulgaristan müziklerinden, Türkiye’ye ve Gürcistan’a.
Aslen Gürcü olan 3 müzisyen de yıllardır Almanya’da yaşıyor.
Zaza Miminshivili’ye neden Gürcistan’da değilsiniz diye sorduğumuzda, “değiliz
ve bu savaşla ilgili değil. Tamamen ekonomik” diyor. Orada yaşamaları için
gerekli alt yapı yok. Gürcistan müziğinin polifonik yapısını, Kafkasya’nın
ritmik dokusunu, Bulgaristan müziğinin gırtlak namelerini ve özetli
Karadeniz’in ateşini taşıyan grup, gittikleri yerlere müziklerini götürmeye ve
oralardan müzikleri alıp başka yerlere taşımaya devam edecekler. Aldığımız
duyuma göre Türkiye’de çıkacak bir toplama albümde parçaları olacak ve bir
sonraki albümlerinde Gürcistan’ın çok sesli (polifonik) müziğiyle neredeyse
ayırt edilemez benzerliğe sahip Korsika ve Sardinya adalarının müzikleriyle
harmanladıkları bir müzikle dinleyicinin karşısına çıkacaklar.
THE SHIN
Gitarist ve kompozitör Zaza Miminoshvili 14, bas gitarist ve
solist Zurab J. Gagnidze 3, vokalist ve perküsyonist Mamuka Gaganidze ise 6
yaşında müziğe başlamış. 1990 yılında Zaza ve Zurab birlikte geleneksel Gürcü
müziği ve çağdaş müziği sentezledikleri ‘Adio’ isimli grubu 1990 yılında
kurdular. Ünlü Gürcü çağdaş müzisyeni Giya Kancheli teşvikiyle Rustaveli
Tiyatrosu’nda çalmaya başlar ve ikili 1993 yılında Almanya’ya dizi konserlere
davet edilir. İkili 1998 yılında ‘The Shin’i kurar ve 2000 yılında Mamuka
Gaganidze gruba katılır. Grubun en büyük özelliğinin geleneksel Gürcü müziğini
cazla harmanlaması olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu son dönemde biraz daha
farklılaştı. Şimdilerde grup daha çok, başka müzisyenlerle bir araya gelerek
onların mensup olduğu kültürün müziğini birlikte icra ediyor. The Shin’in ‘Black Sea Fire’ isimli albümü
de bunun ürünü. Grubun Fuat Saka
‘Lazutlar II’yle birlikte 8 albümü bulunuyor.
2009, Akşam
Dinlemelik, izlemelik...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder