9 Nisan 2020 Perşembe

Müzikle iyileşiyoruz no. 21

HEYKEl Instagram posts - Gramho.comKarantina günlerinde telefonlarımıza daha fala sarıldık, internet ortamlarında daha fazla turlar olduk. İşi gücü dışarıda olan ve bu süreçte işsiz kalıp elini kolunu nereye koyacağını bilemeyen, kitapla, filmle, müzikle kısacası sanat ve bilimle ilgili üretim ve tüketim konusunda kendisini eğlemeyi pek de beceremeyen arkadaşlarımız başkalarının hayatları ya da Korona'nın serbest salınımı üzerinden kendi varoluşlarını dozunu arttırarak devam ediyorlar. Sözüm senden içeri benden dışarı. Bu yüzden de sakinlik diliyorum herkese…

Bugünün yazısı ve şarkısı hayat denen oyunun bir sonraki aşamasının daha da şiddetli olmaması için kırıp kıçımızı oturduğumuz gibi dilimizi de tutmamızın bizi oyundan düşürmeyeceğini söylemeyi hedefliyor. Ayrıca “Bütün hikayeyi bilmiyorsan kapa çeneni” diye bir söz olduğunu da bir kez daha hatırlatmak isterim. 

“Bilmem kimin kızında korona çıkmış”, bilmem nereden bilmem nereye nakil yaptırmış”, “Devlet şunları şunları düşünüyormuş”, “Yarın sokağa çıkma yasağı gelecekmiş”, “Marketleri yağmalamaya başlamışlar”, “Kirasını ödemeyen kiracılar kapı dışarı edilecekmiş”,  "Covid- 19'un aşısı bulunmuş", "Binlerce insan ölmüş", "Ölümlerde yaş sınırı yokmuş", miş miş de miş miş… 

Bilenler bilir “History” kelimesi bile iki anlama geliyor: “Tarih” ve “hikâye”. İkisinde de “miş”li geçmiş zaman kullanılır. Gördüğümüze dahi inanmamamız gereken böylesi bir dönemde siz siz olun size gelen “miş”li, “muş”lu cümlelere en azından akıl sağlığınız açısından pek inanmayın, anda kalın, anın tadını çıkarın. Karantinada birlikte kaldıklarınıza sarılın.

Virüs bu hem de biliminsanlarının ilk kez karşılaştığı bir virüs sağı solu belli olmaz.  


Dedikodu sadece kötülüğü körükler, kaygıyı arttırır, kaygı bağışıklığı düşürür. Gayya kuyusuna düşmeyin, orada umudu bulamazsınız. Size dedikodu ile  gelene de “Geç bunları…” deyiverin. Tıpkı Levent Yüksel'in 1993 yılında piyasaya sürülen "Med Cezir" albümünde yer alan "Dedikodu" isimli şarkıda söylediği gibi. 



Dedikodu

Kim söylemiş beni Süheyla'ya vurulmuşum diye 
Kim görmüş ama kim Elene'yi öptüğümü 
Yüksek kaldırımda güpegündüz 
Melahat'i almışım da sonra Alemdar'a gitmişim öyle mi 
Onu sonra anlatırım fakat 
Kimin bacağını sıkmışım tramvayda 
Güya Galata'ya dadanmışız 
 Kafaları çekip çekip orada 
Alıyormuşuz soluğu 
 Onu da sonra anlatırım 
 Ya o Mualla'yı sandala atıp 
 Ruhunda hicranını söyletme hikayesi 
 Geç bunları anam babam geç bunları 
 Bir kalemde bilirim ben yaptığımı...

Hiç yorum yok:

Savruk Yazılar 003 (13 Temmuz Datça- Mesudiye Yangını)

Kask, power bank, su, kumanya, sağlık çantası, kafa feneri…   Yanmaz eldiven, yanmaz gözlük, yanmaz pantolon, yanmaz ayakkabı… Hop orada dur...