Müzik
dünyası da her şey gibi birçok değişimi birden yaşadı ve halen de yaşamaya
devam ediyor. Anneannelerimiz ve onların ebeveynleri kocaman gramofonlardan
müzik dinlerken, bir kısmımız yeniden moda olan plak teknolojisine zamanında
yetiştik. Walkmanlarımızın yerini CD playerlar yani discmanler aldı ve onlar da
hızlı bir biçimde ortadan kayboldu. Müzik dinlerken en çok kullandığımız
formatın MP3 olduğunu bilmeyen yoktur herhalde.
Aslında ne
müzik ne de müzikle ilgili gelişmeler gördüğümüz kadar basit değil. Dünyada iyi
müzik grupları dijital sistemleri bırakıp analog sistemlerde kayıt yapmaya
başladı bile. “Eski” denilen sistem aslında en yeni sistem. Bu sistemle müziği sanki o anda çalınıyormuş
gibi dinleyebiliyoruz. Bu sistemle kaydedilmiş müzikler kalıcılıklarını hep
koruyacaklar. Ama bu sistemle şarkıları
kaydetmek maliyetli olduğu için çoğu plak şirketi, ‘üret, yap, tüket’
mantığıyla yapılan işlere daha fazla imza atıyor. Şimdi yavaş yavaş Türkiye’de
de değeri anlaşılmaya başlayan analog sistemle yapılan kayıtlarda bas gitarın
sesi birazcık daha anlaşılır. Bu sistemde kaydedilmiş bir albümü dinledikten
sonra telefon kulaklıklarınızı takıp dijital bir sistemle kaydedildiği için
mini minnacık kalmış, dijital verileri dinlemek nasıl mümkün olur
bilemiyoruz.
Fraunhofer-Institute
tarafından geliştirilmiş MP3, aslında sıkıştırılmış ses biçimi ve bu biçimde
kaydedilen seslere verilen isim. Bu
sistemde sesler tamamen sayısal veriler gibi. Acımasız olmayalım. MP3
teknolojisi kalitesinde kayıp olmadan sıkıştırmaya imkân tanır. Yüzyılın müzik
alanındaki en çok kullanılan ve tüketilen sistemlerinden oldu.
Temelleri
1937’de atılan dijital ses teknolojisi ilk başta şifreli telefon görüşmelerini
çözmek için kullanılan bir sistemmiş. Daha sonra 1960’larda bu sistem halka
açık hatlarda da kullanılmaya başlamış. Yani bu teknoloji o kadar da yeni bir
teknoloji olmasa da yaygın bir teknoloji. 1990’ların başından itibaren
yaygınlaşmaya başlayan bu sistem aslında 1980’lerde teknoloji diyince aklımıza
gelen Sony ve Philips tarafından üretilmişti.
Hepimizin yakından tanıdığı ve MP3 playerlarımızda ya da
bilgisayarlarımızda müzik dinlemediğimizde kullandığımız ve müzik
mağazalarından halen satın aldığımız Copact Disc sistemi aslında ses kayıtlarını dinleyiciye ulaştığı
en temiz sistem olarak biliniyor.
iPod
teknolojisi, Mp3 playerlar, ses kayıt cihazlarının yaygın kullanımı elbette
müzik hakkında pek çok durumu değiştirdi ve değiştirmeye de devam ediyor.
Üstelik çoğumuzun kullandığı telefon, aynı zamanda müzik çalar. Hepimiz müziği
dijital ortamlardan dinliyoruz ve dinlemeye de devam edeceğiz.
Last FM’den
Fizy’e
Internet
ortamından da Fizy gibi internet siteleri sayesinde müzik dinlemek çok
kolaylaştı. Albüm satın alan bir kısmımız da artık almaz olduk ve albümler
sadece müzisyenlerin imzası gibi oldu. Yani onlar bu albümlerle “ben de
müzisyenim, albümüm var” diyorlar.
Öte yandan
100 milyonuncu hesabı 6 Ağustos 2006’da açılan Myspace, 2002 yılından beri var
olan ve sürekli gelişim içinde olan Last fm, hemen her şarkıyı bulabildiğimiz
Fizy.com gibi internet siteleri müziğin dolaşımına izin v
Dijital
çıktı mertlik bozuldu
2010, Akşam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder