21. yüzyılda
popüler kültür ürünlerinin toplum önünde değerli olmasının ve değer
kazanmasının en büyük sebebi kuşkusuz kitle iletişim araçlarının büyük ölçüde
toplumu yönlendirebilmesi ve algı yönetimi sayesinde olmuştur. Medya araçları
çoğunlukla pazarlanacak meta olarak müzik ürünüyle değil, ürünün icracısıyla
ilgilenmiş ve onu metalaştırma gayreti içinde olmuştur. Bu argümanı pekiştircek
en iyi örnek ise kuşkusuz müzik ürünlerinin bestecilerinin, söz yazarlarının ya
da aranjörlerinin adıyla değil icracısının adıyla anılır oluşudur.
Doğası gereği
süreç, yapıtları ürüne dönüştürmüş ancak bununla da yetinmemiş ürün olarak piyasa
içinde tutunabilmek ve hayran/dinleyici kitlesini arttırmak için marka değerini
yükseltmeye odaklanmış müzisyenler yaratmıştır. Müzisyenler için artık müzik
ürünü de amaç olmaktan çıkmış, isim/yıldız olabilmek için araca dönüşmüştür. Bu
durum ise müzisyeni müşteri ve meta konumuna getirmiştir. Üzerine planlama
yapılan ve yatırım aracı olarak marjı yüksek tutulan ürünün yani müzisyenin
daha fazla kazanç getirme olasılığı her zaman daha yüksektir. Üstelik bu
noktada söz konusu müzisyenden çok yetenekli olması da beklenmemektedir. Bu
noktadan sonra artık müzisyen, reklam bütçesine sahip bir meta olmuştur.
İnternetin yaygın kullanımı ile birlikte müzisyen ve menajerler ve hatta bazen
de yatırımcıların ta kendisi olan prodüktörler gibi aktörler, söz konusu
metanın yani müzisyenin etkinlik duyurularını yaygınlaştırmada çevrimiçi reklam
yönetimi kullanmaktadırlar. Günümüzde dijital müzik platformları, sosyal medya
araçları dinleyiciye yani tüketiciye ulaşma araçlarının başında gelmektedir.
Verilen reklamlar, müzisyenin “kaşe” adı verilen konser ücretini de belirleyen
en önemli etkendir. İnternet dışından konuyu örnekleyecek olursak vitrinde
bulunmak meselesini irdelemek mümkündür. Bu şu anlama gelmektedir. Örneğin X
bir prodüksiyon firması Y bir müzisyenin albümünü basmıştır ve bu da marketler
zinciri olan bir Z müzik mağazasında satılmaktadır. X prodüksiyon şirketi Y
müzisyenin albümünün vitrinde bulunmasını yani görünür olmasını istiyorsa,
bunun için söz konusu mağazadan yer yani raf satın almaktadır. Bu artık
günümüzde görünür olmak isteyen kitap ve albüm basan şirketlerin başvurduğu yöntemler
arasında başı çekmektedir. Bu konu internet mecralarında ise banner
olarak karşımıza çıkmaktadır. iTunes, Spotify gibi siteler banner[1]larını
satışa çıkarmışlardır. Buralarda da albüm veya müzisyen etkinliklerinin
reklamlarını görmek mümkündür. Aynı biçimde internet üzerinden hard copy
albüm satışı yapmakta olan sitelerde de banner olarak reklamları görmek
mümkündür.
Reklamlarla
beslenen yıldız aslında reklamlarla ve diğer tanıtım yöntemleriyle kitleler
üzerinde etki yaratmakta bu da bir çeşit yapay yıldız olgusunu oluşturmaktadır.
Aslında yıldızları da yapay yıldızları da kapital sahiplerinin ihtiyaçları
doğrultusunda idol olarak kitlelere sunan reklam dünyasında da oldukça önemli
rollere sahip olan prodüktörlerdir. Kitlelere sunulan yıldız adayları, toplum
ya da toplumlar tarafından kabul görebildiği oranda yıldızlık mertebesine
ulaşmaktadırlar. Ancak bu kabul görme, yoğun medya destekli, profesyonelce
planlanmış ve sahte hayran kitleleri yaratılarak olmuşsa “yapay yıldızlık” durumu
söz konusu olmuş demektir. Ayrıca ürettiği değerden çok özel hayatıyla gündeme
gelen, hakkında viral reklamlar yapılarak vasıfları şişirilen söz konusu
kişiler de “yapay yıldız” olarak adlandırılabilir. Öte taraftan yapay oldukları
için kısa süre içinde unutulmaya da mahkumdurlar. Buradaki yapay yıldızlık, İnternetin
daha doğrusu sosyal medya araçlarının yoğun kullanımıyla birlikte geçici olmaya
mahkum internet fenomenleriyle de özdeşleşebilmektedir. Öte taraftan yıldızlar
kitlelerin sahip olmayı hayal ettiği hayatın da baş aktörleridir. Fiziksel güzellikleri,
yetenekleri ve asla sahip olunamayacak gibi görünen yaşam biçimleri sıradan bir
yaşam biçimine sahip kimseler tarafından çekici bulunmaktadır.
Prodüktörler ve çoğunlukla
onlarla birlikte çalışan ya da menajerler ve image makerlar ellerinde
artık metaya dönüşmüş olan müzisyenin pazarlamasını “en iyi” şekilde yapmak
için uğraşmaktadırlar. Onların uğraştıkları şey ellerindeki ürünün değerini
arttırmak ve pazar içinde kendilerince hak ettikleri yeri alabilmektir.
Entelektüellerce tanınırlığı çok olan bir ürünün değeri de o derece
düşmektedir. Modern dünyanın yaşam biçimi haline de gelmiş olan popüler kültür,
yıldız olgusunu itina ile sunmaktadır. Adorno'ya göre, popüler müzik,
"Sosyal bir çimento (güçlendirici)"dur (aktaran, Storey, 2000, s.
114). Bu nedenle tüketici, üzerine uygulanan sömürü ve baskıyı ya daha az
hissetmekte ve umursamamakta ya da hiç hissetmemektedir.
Esnek kapitalizm ve onun yarattığı çalışma koşulları, yeni
bir insan tipi de yaratmaktadır. “Esnek insan tipi”, yaratıcı işbirlikçi,
hareketli, farklılığı kabul eden ve yeni deneyimlere açık bir karaktere
sahiptir. Bu esnek insan tipinin yansımasını reality şovlarda gördüğümüz gibi,
internet ortamının geçici kahramanlarında da görebilmekteyiz. Buralarda
yaratılan uçucu kimlikler, esnek arkadaşlık bağları, yeni değerlerin söylemsel
düzeyde temsilcisi olmaktadır. (Aydın, 2018, s.250)
Sosyal medyanın
yaygın kullanımı her ne kadar kitleleri daha seçici hale getirmişse de ana akım
medyanın yoğun bir şekilde internet üzerinde varlığını sürdürmesi ve sahip
oldukları reklam bütçeleri dolayısıyla İnternette de etkili oldukları
görülmektedir.
Magazin ve magazin
haberciliği kültür endüstrisinin yol arkadaşıdır. Magazinin görevi kitleleri
gerçeklikten uzaklaştırmak, var olmayan bir hayatın içinde sürekli olarak
başkalarının kendilerine göre çok daha rahat ya da acı dolu hayatlarından
kesitler sunarak, hayran oldukları kişilerin mutluluğundan ya da acılarından
beslenmelerini sağlamaktadır. Bu da kitlelerin kendi hayatlarının gerçekliğinden
kopartmaktadır.
Yıldızlık mertebesi
ve yıldız olgusu, popüler kültürün, tüketim toplumuna dönüşme, ürünün aynı
zamanda müşteri de olabilmesi ve bireylerin gerçeklikten uzaklaşması anlamına
gelmektedir.
Pop,
Marx'ın yabancılaşma olarak adlandırdığı duruma güzel bir örnektir: İnsansal
bir şey bizden alınıyor ve bir meta olarak bize geri dönüyor. Şarkılara ve
şarkıcılara tapıyor, onları yüceltiyoruz ve onları istediğimiz zaman dinlemenin
yolu da eserlerini satın almaktan geçiyor; yani elimizden para çıkması gerekiyor...
Müzik endüstrisinin kötü olan yanı bizimle yarattığımız şey arasına koyduğu
yalan dolan, hile ve suistimal tabakasıdır. (Lull, 2000, s.73)
İnternet çağı ile
birlikte bir anda parlayan ve bir anda sönen birçok olguyla karşılaşmakta
olunduğu gerçektir. Eksponansiyel[2] artan her şey
fizik kuralı olarak hızla inmektedir. Yani lineer olmayan yükselişler
başarısızlığa mahkumdur. Zaz ve Öykü & Berk gibi isimler bunun en iyi
örneklerindendir. Bu örnekler doğrultusunda meseleye baktığımızda sosyal
medyanın varlığıyla birlikte çıkan anlık üretim-tüketim, milyonlarca tık alan
bir video ya da müzik parçasının birkaç gün içinde unutulduğunu, ortaya ise
sadece bilgi kirliliğinin kaldığını söylemek yerinde olacaktır (Ö. Sarıgedik, kişisel görüşme, 03. Mart 2016, İstanbul). 4 Temmuz
2016 tarihinde müzik yazarı Murat Beşer ile yapılan görüşmede ise Beşer bu
değişim ve “bir anda parlayan yıldız olma” meselesinde, 2000 yılı öncesiyle
2000 yılı sonrasını karşılaştırmış, sektördeki önemli farklardan bir tanesini
de ana akım denen kavramın ortaya çıkışıyla özdeşleştirmiştir. 2000’den önce
sektör kendi ana akımını yaratıp, bu yarattığı ana akım içerisinde yıldız çıkartmıştır.
Ortaya çıkan yıldız o ana akımın yıldızı yani temsilcisi olmuştur. Beşer'e göre
2000 yılından sonra, müzik sektörünün bütün dünyada çöküşüyle birlikte, en son
ana akımı clubbing’di, clubber yani club müziğiydi (M. Beşer kişisel görüşme, 04 Nisan 2016, İstanbul).
Beşer'in bahsettiği gibi 2000'li yıllara kadar çeşitli müzik akımları her ne
kadar kendi yıldızlarını türlerin temsilcisi olarak ortaya koymuşsa da 2000’li
yıllarda da bu durum devam etmiş, yine ana akım yıldızlar tarafından temsil
edilmiştir. Buna en güzel örnek ise Hip hop konusunda olmuştur. Ancak Beşer’e
göre, on yıldan fazladır dünyada ve müzik sektöründe yeni ve kalıcı yani sahici
yıldız ortaya çıkmamış, hâlâ yıldız olarak bilinenler, kariyerine 2000 yılından
önce başlamışlardır. Burada da yine Sarıgedik'in bahsettiği eksponansiyel
ilerleyişi hatırlamak yerinde olacaktır. 2017 yılından bakarak geleceğin yeni
yıldızlarını ve onların kalıcı olup olmayacaklarını görmek oldukça güçtür.
[1]
Banner kelimesi burada dijital reklam panosu anlamında kullanılmaktadır.
[2]
Herhangi bir şeyin sabit olarak artması ya da azalması.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder