Necati ve Saykolar'ı bundan birkaç yıl önce Datça Belediyesi için organize ettiğimiz 19 Mayıs konserinde tanımıştım. Bu yıl da dostluğumuz Datça Belediyesi tarafından düzenlenen Badem Çiçeği Festivali’nde pekişti. Hepsi birbirinden iyi müzisyenlerden oluşan grupla sohbet de en az müziklerini dinlemek, onları sahnede izlemek kadar keyifliydi. Eminim ki yakında tekrar buluşacağız. Rakılarımızı tokuşturup bol bol müzik konuşup çalıp söyleyip belki de onları izlerken coşacağız. Umut böyle bir şey değil mi işte…
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak bunu net bir şekilde anladık. O zamana kadar ertlediğimiz ne varsa yapmaya devam ediyoruz. En azından ben ve etrafımdaki herkes böyle yapıyor. Mesela ne zamandır blogumu hareketlendirmek istiyordum. Evde kaldığımız bugünlerde, son 12 gündür her gün disiplinli bir şekilde iki kelam yazmak ve bunları paylaşmak çok iyi geliyor.
Ancak şunu söylemeden geçemeyeceğim. Bizi evlerimize kapatan ne yazık ki kral tacına benzeyen ve hakkında sürekli ahkam kesilen virüs değil, yıllar hatta yüzyıllardır güvende olduğumuzu söyleyen bu sayede de iliğimizi kemiğimizi sömüren sistemin kendisidir. 3. dünya ülkelerine yardım yaptığını iddia eden dünya devi markalar ve ülkelerin sağlık sistemlerinin ne kadar boktan olduğunu hep birlikte tecrübe ediyoruz. Acı verici olan kapitalizmin başından beri yalan ve yanlış bir sistem olduğunu bilen insanların seslerini duyuramamış, “Başka bir dünya mümkün” sloganını çoğaltamamış olması ve çok daha insanca yaşamanın yolunun basitlikten geçtiği algısını yayamamış olması. Basit olan iyidir. Şimdi hayatlarımıza bakıp konuyu daha iyi idrak edip bütün alışkanlıklarımızı değiştirmenin zamanıdır. Ondan önce ise güneş henüz batmadan evin camlarını, kapılarını açıp bir kadeh rakı koyup dört duvarı gökyüzü eylemenin, her imtihan sorusunun bir çözümü olduğunu düşünmenin zamanıdır. Aynı şarkıda dediği gibi…
Fırtına
Yok bi sözüm yürek sızım yerde kalmasın yüzün
Alemi devran eder mi dört duvarı gökyüzün
Bir imtihan bak bu bize elbette vardır çözüm
Aç kapıyı koy rakıyı sevdiğim iki gözüm
İki dakika yetmez sabaha sormak gerek
İstanbul ağlıyorsa bunu bir hayıra yormak gerek
Hadi bi gayret aç gözünü bak geliyor fırtına
Yolumuz aynı seyre durma al ceketini sırtına
Sebebi aşktır gözyaşının hatırı varsa yılların
Ben çekerim ben öderim sen yanımda kal
Sensiz yok hiç tadım tuzum yalnızım akılsızım
Darmaduman oldu içim çalmıyor kırık sazım
Hiç aklıma gelmez inan ayrılık son olmasın
Bir merhaba ver garibe sevdiğim alın yazım
Küçük bir not ve teşekkür: Hazır Necati ve Saykolar’dan seçmişken günün parçasını dün gece takip ettiğim Instagram hesaplarından yapılan en verimli canlı yayını izlediğimi söylemek ve vesilesiyle teşekkür de etmek isterim. Birkaç saat hiçbir şey düşünmeden sadece müziği odağıma aldıran Necati ve Saykolar’ın müthiş gitaristi Alper Kayman ve Yasak Helva’nın multi enstrümanisti Salih Korkut Peker’e değme müzikologlara taş çıkaran yayınları müthişti. Devam etmesini dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder