28 Nisan 2020 Salı

Karantina Günlerinde Müzik Söyleşileri no. 3 Hakan Bahar



Hakan Bahar'dan ilk kez Sezen Aksu'ya ait "Dört Günlük Bir Şey" cover'ını dinlediğimde pek bi sevmiştim. Arkadaşım Sedat Türkantoz'un da içinde yer aldığı klip çalışması ve ardından Hakan Bahar hakkında okuduklarım beni bu röportajı yapmaya iten sebepler arasındaydı. Hakan Bahar'a müzikle olan ilişkisini, "Cazino"yu ve karantina günlerini sordum ve beni kırmadan şahane görsellerini de ekleyerek yanıtladı. 















Genç yaşta şan dersleri almış ve TRT korolarında yer bulunmuşsunuz. Peki müzik ile ilişkiniz ne zaman ve nasıl başladı?

Müzikle ilişkim, birliğim TRT gençlik korosu ile başladı. Gökçen Koray yönetimindeki İstanbul radyosu TRT Gençlik Korosu'nun mülakatına girmem ve kazanmamla başladı. İstanbul Radyosu önünde Elmadağ istikametinden Taksim'e doğru yürürken Radyo'nun bilgilendirme panosunda bir duyuru gördüm ve -1998 senesi- kayıt yaptırdım. Böylece eşsiz diyebileceğim çok sesli müzikle tanıştım.

Müzik yolculuğumdan önce lisedeyken haftasonları İLKO (İstanbul Kültür Oyuncuları) ile tiyatro eğitimlerine katılıyor, İstanbul Şehir Tiyatroları çocuk oyunlarında minik roller alıyordum. Tiyatro sahnesi beni müzikallerle tanıştırdı. Kostüm, dekor, dans . . .



ilk şarkı söyleme deneyiminizin Hakan Yıldırım defilesinde olmuş diye duydum. Ne zamandı ve süreç nasıl başladı?

Sahnedeki değil ama podyumda ilk şarkı söyleme deneyimimdi. Mesleğim olan stilistlik (moda editörlüğü) yaparken moda dergileri ve tasarımcılarla da birlikte çalışırken birçok defilede bulundum ve çalıştım ama podyum önünde değildi. Her zaman arka planda... Türk modasının en değerli ismi Hakan Yıldırım bu mesleğe başladığım ilk yıllardan beri arkadaşım ve dostum oldu.

Birçok dergi ve danışmanlık yaptığı markaların çekimlerinde birlikte çalıştık. Yeteneğine ve bakış açısına her daim hayran olduğum Hakan Yıldırım bir gün beni aradı ve "Aklımda bir şarkı var söyler misin?" dedi. Önce tereddüt ettim ama Yıldırım'ın vizyonuna inancım her zaman tam olduğu için yine onun sözünü dinledim. Uzun zamandan sonra Türkiye'de couture defilesi yapıcaktı ve defile esnasında bir performans sergileyecektim. Eşsiz bir anı ve histir benim için. Şimdi hatırlayınca yüzümde bir gülümseme belirdi. Teşekkür ederim arkadaşım kalbinden geçene beni de ortak ettiğin için.


Kostümleriniz kendi tasarımınız sanırım, biraz bundan bahseder misiniz?

Moda sektöründe çalıştığım zamanlardan beri dostluğumuz devam eden tasarımcı Hakaan Yıldırım’ın tasarımı kostümlerim. Yaşamımın her anını müzikal tadında izlerim ve yaşarım. Cazino'dan önceki projem İstanbul Gazinosu'nda giydiğim kostümlerimle başlayan bu yüksek modayla birlikteliğimin dönüm noktası Couture defilesinde giydiğim kostümümdür. Yıldırım'ın yeteneği ve müzik aşkı birleşince görkemli kostümler ortaya çıkıyor.



Sizin için Gazino kültürünün 21. yüzyıl temsilcisi diyebilir miyiz?

Moda ve sahne sanatlarına olan düşkünlüğüm, bir dönemin muazzam gazino kültüründen ilham alarak oluştu. Dekorundan, görkeminden, naif bakış açısından, Türk kültürüne sunduğu birçok özelliğinden esinlenerek bir oluşum yarattığımız İstanbul Gazinosu'nu modern bir bakış açısı kazandırarak gercekleştirdik. Bu özellikleri günümüze uyarlayarak İkinci projem Cazino'yu geliştirdik. Cazino bir harman... Kendi öz müziğimizin, Türk kültürünün içinde yer alan gazino kavramının çağdaşı. Gazino kültürünün temsilcisi olmak, kültürü uyarlamak, yeni bir bakış açısı kazandırmak asıl ilgilendiğim ve beni heyecanlandıran konuların başında geliyor. Temsilcisi olduğumu düşündüğüm başlıkların ilki giyim kuşam. Kültürümüz ve öz müziğimizin hakettiği yeniliğe ve modernliğine katkıda bulunmak.




"Dört Günlük Bir Şey" yorumladımız neden özellikle o şarkı?

Bu şarkıyla beni birleştiren Hakaan Yıldırım Couture defilesindeki performansım oldu. Bu şarkıyı Yıldırım şovunda söylememi istedi ve süreç başladı. Bu sürece Sezen Aksu ve Ozan Çolakoğlu da dahil oldu. Sözleri Sezen Aksu, müziği ise Cenk Taşkan'a ait olan "Dört Günlük Bir Şey" yaşadığımız yüksek modanın içindeki duygusallık sonrası... Prodüktörlüğünü Ozan Çolakoğlu üstlendi ve single olarak çıkardım.



Bir de klip var...

Aslında aklımda bir film vardı. Bir İstanbul filmi... Beni tanıyanlar bilir gezgin bir ruha sahibim
 ve şehir gezgini derim kendime. Şehirde uzun yürüyüşler yapar, fotoğraf çeker ve yazı yazarım. Aslında her gün bir çekim taslağı için çalışır gibi çalışırım. Moda dergilerinde çalıştığım zamanlarda, moda çekimlerinin başlığını spot yazısını yazar, konseptin hikayesini şiirsel bir dille kolaj yapar belirlerim ve daha birçok disiplinden yararlanırım. İşte şehir gezginciliğimi de buna benzer bir çalışmayla fotoğraflar ve belgelerim.

 Video artist Deniz Özgün moda sektöründe çalıştığım zamanlardan bakışını ve yaklaşımını bildiğim biri ve onunla paylaştım bu İstanbul gezginliğimi ve süreç başladı. İstanbul'da bir günümü çektik ve kostümlerim ile istanbul gezmelerimi filme aldık. Deniz Özgün kendi tekniğiyle görüntüleri kolajladı. Asitane Yapım'ın bana en güzel armağanı prodüktör Sedat Türkantoz ile beni tanıştırdı. Bu süreçte yanımda olması ve onu tanımaktan mutluluk duyduğum bir isim oldu. Yine tüm Asitane Yapım çalışanları ve Didem Antebi ile harika bir projeyi birliktelik yaptık ve videoda giydiğim tüm kostümler Hakaan Yıldırım imzalı.


Cazino'dan bahseder misiniz?


Cazino’nun ilk eseri bir uzun hava ve alkışlar eşliğinde sessizleşen salonda şu mısralarla yankılanıyor:

Caminin müezzini yok
Ah bu işin düzeni yok
Çok memleketler gezdim
Aman burdan güzeli yok.

Mimariden, kostümden, gazinodan, stilden, uzun havadan, caz tınılarından oluşan Cazino'da pek çok katmanın ve sanat dalının ilhamı büyüktür. Ama Türk kültürünün içinde yer alan gazino kavramının çağdaşıdır Cazino. Cazino'nun olmazsa olmazı Münir Nurettin Selçuk eserleridir ve bestesi Fazıl Say'a ait “Düşerim" eseridir. Aslında Cazino İstanbul gibi hem alaturka hem alafranga... Bu kentin çoksesliliğinin yansıması. Zorlu Performans Sanatları Merkezi ile oluşturduğumuz bu konsept, yine PSM içindeki Touche Jazz Club'ta sahneleniyor. Muazzam bir caz orkestrası ile sahne alıyorum. Bu jazz orkestrasında piyano, klarnet, kontrbas, flüt, saksafon, bas gitar ve davul var.


                                 

















Evlere kapandığımız bu süreç sizi ve üretiminizi nasıl etkiledi?



Bu izolasyonda kendime ve sesime yazdıklarım diye bir seriye başladım. Sahneme bir iki gün kala evde kalarak başladığım bu süreci kendimle baş başa kalmak ve kendime dönmek diye adlandırdım. Aslında şarkı söylemeye ve sahneye çıkmaya başladığım günlerden beri -ki 2 yıl gibi çok yakın bir tarih- bu şekilde yaşadığımı farkettim. Sahneye çıkıyorum, provalarıma gidiyorum, şan dersi yapıyorum, kostüm provama gidiyorum ve zamanımın geri kalanını evde geçirdiğimi farkettim. Bir hazırlık gibiydi sanki bu yaşadığımız döneme. Kendimle kalarak yaptığım yazı yazmak, şarkı söylemek, yoga pratiğimi yapmak gibi öze yakınlaştırıcı hislerle yoğuruyorum kendimi. E-meyhane adında bir platformla bu süreçte müzik severlerle evde meyhane konseptiyle buluşuyor, evimden sesleniyor, sıcak, samimi yeni sesler yeni yüzlerle buluşuyorum. Kendi sesime yazdıklarım başlığından bir paragrafla bitiriyorum:

Sanki rüzgarın taşıdığı alaturka bir nağme duyuluyor, sesin geldiği yön hem çok yakın hem de bir o kadar uzak gibi geliyor. Belki de bir pencere aralığından sızıyordu, rüzgarın savurduğu perdelerin arasından... Perdelerin arasından gelen sesim tutku dolu sözlerle tizlere tırmanıyor ve yeniden havayı dolduruyor. Sesim hep aynı notada kalıyor, yavaş yavaş uzayarak mırıldanıyor. Tutku dolu sözleri defalarca tekrarlıyorum, yavaş yavaş uzatarak. Sözlerin canlı bir varlık gibi kendine ait bir yaşamı var. İnsanlar varken de yokken de sessizlikte veya sesler içinde... Gökte de yerde de bir yaşamı var.


Önümüzdeki süreçle ilgili planlarınız nelerdir?


Cazino ile öz müziğimizin (alaturkanın) en güzel eserlerini yeni sezonda yeni bir bakış açısı ile sunmak için çalışıyorum. Bazı eklemeler yapmak yeni enstrümanlar eklemek ve yeni tınılarla süslemek. Alaturka ve alafranga kavramıyla yola çıktığım gazino ve sonrasında çağdaşı olan "Cazino" ile ilgili bir dokümanter film yapmak için çalışıyorum.









Hiç yorum yok:

Savruk Yazılar 003 (13 Temmuz Datça- Mesudiye Yangını)

Kask, power bank, su, kumanya, sağlık çantası, kafa feneri…   Yanmaz eldiven, yanmaz gözlük, yanmaz pantolon, yanmaz ayakkabı… Hop orada dur...