5 Mayıs 2020 Salı

Müzikle iyileşiyoruz no. 47

Bugün özellikle tatava yapmıyor Kakava yapıyoruz. Çünkü günlerden Hıdırellez. Bir kurtarıcı, bir mesih gelip bizi kurtarır mı bilinmez ama içinizde Süpermen'imsi birilerini bekleyenlerin olduğunu duydum. Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş ya, biz biraz sıkıştık klostrofobi bile geliştirdik yetiş Hızır! Bu gece belki denizlerin hakimi İlyası'ı da alır gelirsin. Sahi gelir misin? Gelirsen belki hep birlikte Dionysos şenliklerini bile başlatır, sizi o gün kutsar birbirimizi de kutsarız. Hiçbir şey istemiyorum sevdiklerimin sağlıklı olması ve yeniden onlara sıkıca sarılabilmek dışında.

Balkanlar ve Ortadoğu'nun en göbek attırmalı, ateşli, çalgılı çengili, sevişmeli, eğlenmeli günündeyiz. Bu gece yeryüzüne indiği düşünülen Hızır'ın bastığı yerlerden gül bittiği inancını güden inanalar, gül ağaçlarının altına ev yapıp dileklerini asar ya da yazarlar. En çok bilinen gerçekleştirilen gelenek bu ve ateş yakıp üzerinden atlamaktır. Oysa daha bilmediğimiz pek çok ritüel daha var. Bunlardan bir diğeri iki ayrı yerde ekmek mayalamak ve birine niyet tutmak. Niyet tutulan ekmek kabarırsa o yılın bereketli geçeceğine işaret eder. Sağlık içinse yeşil çimenlerin üzerinde yuvarlanmak gerekir. Acaba bütün insanlık olarak bunu denesek mi? Hobba yuvarlanıyoruuuuuz!!!

Bir de annemin deneyimlediği bir ritüel var. Annemin söylediğine göre o seneki dileği gerçek olmuş. O da şöyle: geceyarısı kalkılır, su başına gidilir (deniz, göl, dere) balıklara ekmek atılır ve bütün gece hiç konuşmadan yatılıp uyunur.


Bugüne ilişkin sayısız bir dolu arkaik ritüel daha mevcut. Örneğin, bir rivayete göre (ne yazık ki konuyu bir Roman'dan dinleme şansım olmadı). Hıdırellez'de Çingeneler sevgililerini alır su başına gider, suya girer orada sevişirlermiş. O birleşmeden doğacak çocuğun hayırlı bir evlat olacağı düşünülürmüş.

Benim gibi kırsalda yaşayanlar biraz daha şanslı. Çünkü biz sürekli Hıdırlık da adı verilen doğayla bütünleşmiş alanlarda yaşıyoruz. Ama apartman dairesinde yaşıyorsanız evcil hayvanınız ya da bitkiniz varsa onları bugün belki çok daha yakınınızda tutmanızda yarar var. Tabi eğer bu geleneğe inanıyorsanız.

Eskiden ne kadar güzel kutlanırdı İstanbul'da Hıdırellez. Sonraki yıllarda her güzel şey gibi onun da önüne engel konuldu. Meşhur Ahırkapı Hıdırellez Şenlikleri...

Ben bugünü Hades ve Persephone efsanesine de benzetiyorum biraz. "Efsaneye göre yer altı tanrısı Hades, bir gün yeryüzüne çıkar ve Demeter ile Zeus’un kızları Persephone’yi kaçırarak yer altı ülkesine götürür. Kızını kaybeden tanrıça, tanrılara ve insanlara küserek yeryüzünden bereketini çeker. Çiçekler açmaz, toprak ekin vermez... Bunun üzerine Zeus, Hades’ten Persephone'yi geri vermesini ister; ancak Hades eşi olarak seçtiği Persephone’yi temelli geri vermeyecektir. Aralarında yaptıkları anlaşmaya göre Persephone yılın yalnızca üçte ikisini yeryüzünde annesinin yanında, kalan üçte birini ise yeraltında Hades’in ölüler ülkesinde geçirecektir. Persephone’nin yeryüzüne çıktığı dönem bahar ve yaz aylarını, ölüler ülkesine döndüğü dönem ise kış mevsimini simgeler". Yani  bugün mü bilmiyorum ama Persephone'nun da gelmiş olabileceğini düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.

Hıdırellez, Aziz George günü, Peristveleba vs. Her ne olursa olsun bugün umutla bakmak için kutsallığı bir yana güzel de bir gün.
Hıdırellez, güzel günlerin başlangıcını simgeleyen gün olsun ister gönül. İnanıp inanmamak başka bir yazının tartışması olarak kenarda dursun ama ben nedense bütün bu pagan ritüellerini çok sevmiş ve sahiplenmişimdir. İnsana iyi gelen bir tarafı da var. Kaldı ki bu gelenek özellikle Romanları kapsıyorsa, Çingene ruhuma ket vuramıyorum. Gelenekleri, müzikleri ve yaşam biçimlerine hayranlığımın dışında yakınlığım da olduğunu söyleyerek bir kitap önerisinde de bulunmak istiyorum. Çok değerli hocam Melih Duygulu'ya ait. Pan yayıncılık tarafından 2006 yılında basılan "Türkiye’de Çingene Müziği Batı Grubu Romanlarında Müzik Kültürü".
Hazır elim değmişken henüz izlemediyseniz sıradışı bir etnomüzikoloji filmi olduğu için de (ne kadar referans edebilir ayrı bir tartışma) zamanında gönlümü fethetmiş olan Tony Gatlif imzalı 1997 yapım "Gadjo Dilo" filmini de bugünün önerileri arasına not düşeyim. 

Bir de ufak not: Fotoğraflar, farklı yıllardaki Ahırkapı Hıdırellez Şenlikleri'nden çektiklerim (tbt gibi oldu ya...)

Bugünün iyileştiren parçası elbette günün Boşnakça adı da olan "Ederlezi". En popüler yorumu ol "Time of the Gypsies" (Çingeneler Zamanı) film müziği olan, Goran Bregović, Emir Kusturica imzalı parçayı aşağıya bırakıyorum. Bir de buna ek olarak Balkan müziği denilince Türkiye popüler müzik tarihine de (o artık bizden biri) derin izler bırakan geçtiğimiz aylarda Cümbüş Cemaat'imizle yaptığı albümün ayak sesleri (benden duymuş olun, albüm 8 Mayıs'ta yayında) olarak 3 şarkılık EP de yayınlayan Shantel'den... 

Bugünün benim için en büyük anlamı yeniliklerle uyanmakta...
Umut yenilikte! 


Ederlezi 

Sa me amala oro khelena oro khelena,
dive kerena sa 
o Roma daje sa 
o Roma babo babo sa 
o Roma o daje Sa 
o Roma babo babo Ederlezi, 
Ederlezi sa o Roma daje 
Sa o Roma babo, 
e bakren chinen a me, 
chorro, dural beshava Romano dive, 
amaro dive Amaro dive, 
Ederlezi E devado babo, 
amenge bakro 
Sa o Roma babo, 
e bakren chinen 
Sa o Roma babo babo 
sa o Roma o daje sa o Roma babo babo 
Ederlezi, Ederlezi 
sa o Roma daje


1 yorum:

Unknown dedi ki...

Yazının sonuna bir Tony Gadlif ekleyeyim diyecektim ki demişsin. Yaşasın neşenin hüznünü en güzel anlatanlara! R.E.

Savruk Yazılar 003 (13 Temmuz Datça- Mesudiye Yangını)

Kask, power bank, su, kumanya, sağlık çantası, kafa feneri…   Yanmaz eldiven, yanmaz gözlük, yanmaz pantolon, yanmaz ayakkabı… Hop orada dur...